Örgü eserlerden oluşan “Hakkâri Yöresi Geleneksel El Sanatları” adlı sergimiz Van’dan sonra Hakkâri’de de büyük bir ilgi gördü. Önümüzdeki aylarda bir plan dahilinde Türkiye’nin yanı sıra Avrupa’nın farklı yerlerinde bunu sürdürme düşüncemiz vardır.
Sergimizin amacı gün geçtikçe kaybolma riskini taşıyan geleneksel el sanatlarımıza dikkatleri çekerek bir farkındalık meydana getirmek, bu alanda emek sarf eden zanaatkârlarımıza destek sağlamak ve bu kültürel mirasın gelecek nesillere taşınmasına katkı sağlamaktır.
Hakkâri ve Van’daki yerel basınımızın da aracılığıyla büyük kitlelere ulaşma imkânımız oldu. Sergiyi 7’den 70’e çok farklı yaştaki insanlar ziyaret etti. Farklı meslek gruplarıyla ve halkımızla sergiyi değerlendirdik. Yararlı katkılar aldık.
Sergi dışında Hakkâri Halk Eğitim konferans salonunda Hakkâri Halk Eğitim Müdürlüğünü organizasyonu ile nakış, giyim ve el sanatları eğitmenleriyle bir konferans gerçekleştirdik. Yerel basınımızın da takip ettiği konferansta Hakkâri Gazeteciler Cemiyeti başkanı Hakan Taş’ın da ifade ettiği gibi el sanatları eğitmen sayısındaki düşüşten ve Hakkâri el sanatlarının bugün içinde bulunduğu acı durumdan dolayı kelimeler boğazımıza düğümlendi ve gözyaşlarımıza hakkim olamadık.
Geleneksel el sanatlarının korunması, pazarlanması, üretilmesi, tanıtılması, yeniden işlevlendirilmesi gibi birçok bağlantılı konuyu üç yıllık bir araştırmama dayanarak eğitmenlere tavsiyelerde bulunduk. Ürünlerin işlevsel yönleri yanında kültür ve sanatsal boyutlarının da bilinmesindeki önemi vurguladık.
Sergi süresince çok farklı kişilerle bilgi alış verişinde bulunduk. Yapıcı yönde katkısı olan çok kişi oldu. Bu sergiyi sıradan bir etkinlik olarak görmek mümkün değildir. Çünkü sanat ve kültürel boyutlarının yanı sıra göz nuru ve büyük emeklerle bunları ortaya çıkaranlara da haksızlık yapmış oluruz.
Günümüzde Çin ve Hindistan gibi ülkelerde nüfusun %10-15’i kadarı bu sektörde geçimini sağlamaktadır. Hakkâri yöresi geleneksel el sanatlarının bütün boyutlarıyla el alınmasıyla yöredeki işsizlik sorununu önemli derecede çözüleceğine inanmaktayız. Bu sergi ile bu kıvılcımın ilk işaretlerini aldığımızı memnuniyetle ifade etmek istiyoruz.
Sergi esnasında kimlerin ve hangi yaş gruplarının sergiye daha çok ilgi gösterdiğini gözlemlemeye çalıştık. Sosyal yaşamında yün çorap, yün eldiven ve reşik adlı ayakkabıyı kullanan 40-50 yaş ve üstü kişilerin tabloların önünde daha fazla zaman geçirdiklerine tanık olduk.
Bunlar, sergide yer alan eserlerle bağlantılı bazı bilgilerini de bizimle paylaştılar. Gençlerin büyük bir kısmının ise sergi alanında hızlı adımlarla yürüyerek ilerlediklerini gördük. Gençlerin bu kültürel miras değerlerine fazla rağbet göstermemeleri farklı şekillerde yorumlanabilir.
Biz yaşça büyükler günümüz gençlerini farklı yönleriyle hep eleştiririz. “İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır” atasözünü burada tekrar hatırlamakta yarar vardır. Bizler hangi davranışlarımızla gençlerimize / küçüklerimize iyi yönde örnek olduğumuzu sorguladıktan sonra onlara bir eşletiri getirme hakkını elde edebileceğimizi burada bir daha hatırlatmakta yarar vardır.
Son olarak; sergi ile bağlantılı bir anıyı sizinle paylaşmak istiyoruz. Bizleri sevinçten kanatlandıran bir ilköğretim öğrencisi evladımız sergiyi gezerken; “Aman Allah’ım, ne güzel şeyler bunlar. Bize de dönerek, “tebrik ederim”, dedi. Bu evladımızın ilgisi bizleri epeyce etkiledi. Ona “Sanat ve Kültürel Değer Olarak Hakkâri Yün Çorapları” adlı kitabımızı imzalı olarak hediye ettik. Böylelikle onun bu davranışını ödüllendirmiş olduk. Bizleri hep umuda, refaha, kardeşliğe, birlikteliğe ve mutluluğa taşıyacak nice etkinliklere ve günlere…
Yazar, Doç. Dr. Hasan BUĞRUL
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi