Son 1 aydır tüm TV kanallarında sanatçılar Ahmet KURAL ve Sıla’nın görüntüleri var. Özellikle hafta sonu yarım gün süren magazin programları neredeyse bu konuya parsellenmiş.
Bu konu ve görüntülerle ile ilgili benim dışımda herkes yazı yazdı ve konuştu. Türkiye gündemi bu kadar yoğunken, kriz ve ortam işsizlik zirve yaparken TV kanallarının Ahmet Kural ve Sıla’ya odaklanması tek kelime ile trajikomik bir durumdur.
Kadınlar dünyanın her tarafında şiddete maruz kalan mağdurlardır. Hemen hemen her hafta sokak ortasında bir kadın hunharca öldürülüyor.
Hükümetin gücü her şeye yetiyor ve nedense iki konuda hükümet duyarsız ve zayıf kalıyor. Biri hava yolu yolculuğunda üst limit uygulaması diğeri ise pompalı ve av tüfeğinin yasaklanmaması.
Konumuza dönecek olursak, ülkemizde her gün binlerce kadın şiddet görürken ve bunu herkes görmemezlikten gelirken iki sanatçı arasındaki reklam kokan itişmesi Türkiye’yi ayağa kaldırıyor. Kadın hakları savunucuları ise Sıla için yürüyüşler tertipliyor peki sokağa atılan çocukların gözleri önünde bıçaklanan, kurşuna dizilen, tecavüze uğrayan kadınlar için neden sesimiz çıkmıyor?
Tv kanalları Ahmet KURAL ve Sıla’ya ayırdıkları süreyi Türkiye’nin sıkıntıları ve büyüyen işsizliğe ayırsa sorunlar belki de çözüm bulmada kolaylaşır.
Bir hafta önce İstanbul’da sokakta eşi tarafında sekiz bıçak darbesiyle öldürülen bir kadına tv kanallarının ayırdığı süre 6 saniye. Ahmet ve Sıla’ya ayrılan süre 6 saat…
Biz ne zaman kadını gerçek anlam da sevmesini bilirsek, biz o zaman girmek için çabaladığımız cennetin kadının ayağı altında olduğunun bilincine varırsak, biz öncelikle erkekler ne zaman kadına erkek değil insan gözüyle bakmayı başarırsak kadına şiddet işte o zaman biter!
Şiddet sadece vurmak öldürmek değildir. En büyük şiddet ve saygısızlık kadını yatağa atılan bir heves gibi görme acizliğidir. Kadına en büyük şiddet kadını anlamamaktır.