• BIST 9367.77
  • Altın 2940.718
  • Dolar 34.4659
  • Euro 36.3751
  • İstanbul 7 °C
  • Ankara 14 °C

KARADİZ İLE ÖZEL SÖYLEŞİ!

Hakan Taş

Yokluk ve sıkıntılara inat zirveye tırmanan azmin ve başarının adıdır Mehmet Karadiz. Dürüstlüğü ilke edinerek irade ve bilgisiyle Türkiye’de sayılı işadamları listesine adını yazdıran Hakkarili iş insanıdır Mehmet Karadiz. Hüzünlü yaşam hikayesi ve bilinmeyen sırlarını ilk kez benimle paylaştı.

-Sizi biraz daha yakından tanıyabilir miyiz. Özgeçmişiniz?

“1947 yılında Hakkâri ili Biçer mahallesinde dünyaya geldim. İlk okul talebesi iken annem ve babamı kaybettim. Abim ile evde yalnız kaldık. Çok zor şartlar altında ilk ve orta öğrenimimi Hakkâri’de bitirdim. Maddi imkansızlıklar nedeniyle artık okuyamayacağımı düşünüyordum.

1-900.jpg

Ancak Milli Eğitim Müdürlüğü’nden bana müjde gibi bir haber geldi. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, Türkiye çapında orta okulu üç yıl (6 devre) birincilikle bitiren ve not ortalaması yüksek olan 50 kişiyi sınavsız olarak Ankara Tapu Kadastro meslek okulunda yatılı olarak okutacak şekilde tüm illere yazı yazmıştı. Bende müracaatımı yaptım ve 50 kişi arasında kabul edildim.

Okuldan mezun olduktan sonra bir yıl Van ili Kadastro Müdürlüğünde fen memuru olarak görev yaptım. Bir yıl sonra dönemin Hakkâri Belediye Başkanı rahmetli  Reşit KESKİN’in referansı ile yine Aşiret Lideri rahmetli  Ahmet ZEYDAN’ın katkıları ile Hakkâri YSE (Şimdiki İl Özel İdaresi) Müdürlüğüne yatay geçiş yaptım.

2-953.jpg

İşte gerçek çalışma hayatım bundan sonra başladı. İlk üç yıl şantiye şefi olarak görev yaptım. Daha sonra Köy Yolları şefliğine asaleten atandım. Bu atama işi de arkadaşım Nazım ERDOĞAN‘ın katkılarıyla olmuştur. Nazım’ın Erzurum’daki hocası Burdur senatörü Sayın Ekrem KABAY bu talebimizi yerine getirdi. Kendilerine minnettarım. Sorumluluğum ve görevim çok büyüktü. Köy yolları şefliği yanında tedviren müdür vekilliğini yapıyordum. Uludere ve Beytüşşebap ilçeleri o zaman Hakkâri’ye bağlıydı. Hizmet edeceğimiz harita çok büyüktü. Bu yıllarda köyler yeni yeni yollara kavuşuyordu.

3-739.jpg

Benim bu şekilde yetkili olmam bazı kesimleri rahatsız ediyordu ve bunun farkındaydım. Feodalitenin pik yaptığı Hakkâri’de sıradan birinin bu makamlarda durması kolay değildir. Benimle çok uğraştılar. Siyasi olarak beni yerimden edemiyorlardı çünkü arkamda dağ gibi Sayın ZEYDAN’ların desteği vardı.

Bu seferde beni korkutmaya çalıştılar. İki sefer evime bomba atıldı. İlki korkutmak için binanın dışına ikincisinde ise gece yarısı beni ve çocuklarımı hunharca katletmek için bombayı evin içine attılar. Gürültüyle uyandığımda şantiyelerde kullandığımız ateşleme fitili kokusunu hissettim. Can havliyle atladım patlamaya çok az süre kala fitili söktüm ve antreye attım. Fitilin ucundaki kapsülün patlamasıyla tabanda beş santimlik çukur açıldı. Dinamitler patlamadan kurtulduk.

4-392.jpg

12 Eylül 1980 askeri darbesine kadar çok zor şartlar altında görevime devam ettim. Ancak artık ayrılma zamanımın geldiğini düşündüm. Ankara iline tayinimi düz eleman olarak yaptırdım. Fakat beni orada da rahat bırakmadılar, benim için her kötülüğü düşünenler bu sefer beni başka iftiralarla şikâyet ettiler.

1982 yılında Ankara Emniyet Müdürlüğünce gözaltına alındım. 24 saat kaldıktan sonra bir şey çıkmayınca elimi kolumu sallayarak emniyet müdürlüğünden ayrıldım. Bir müddet sonra rahmetli Macit abim Ankara’ya geldi ve bana hemen istifa etmemi söyledi. Ben de ertesi gün istifa dilekçemi vererek memuriyet hayatıma son verdim. 1983 yılında şirket kurarak ticarete başladım”.

6-171.jpg

-Eski ve yeni Hakkari’yi anlatır mısınız?

“Eski Hakkâri bir doğa harikasıydı. Yaylalarından tutun ovalarıyla mezralarıyla buram buram kokan yeşillikleri ve çiçekleri ile insanların içini ferahlatıyordu. Karlar eridiğinde Berçelan yaylasının tadına doyulmazdı. Tüm Hakkârililerin yazın yayla olarak veya yazlık olarak kullandığı, her tarafında buz gibi suların aktığı yere doyum olmazdı. İlçelere göreve giderken özellikle gece giderdik. O yollarda ilerlerken hiçbir korku yoktu. İnsanların birbirlerini kucakladığı ekmeğini paylaştığı dönemlerdi eski Hakkâri. Toprak yollardan geçiyorduk ama doğanın güzellikleri bize çalışma azmini ve heyecanını veriyordu.

5-239.jpgYeni Hakkâri’ye gelince şehir merkezinin beton binalarla büyümesi nüfus yoğunluğunu arttırmıştır. Tarihi ve turistik köylerden eser kalmamıştır. Bu kadar yapılaşmanın olduğu yeni Hakkâri’de Allah gecinden versin olası bir depremde neler olacağını kimse bilemez. Bilim adamları bu ara Hakkari’yi sık sık uyarıyor.”

-Macit Ağa ile ortaklığınızı ve bitmeyen dostluğunuzu nasıl yorumlarsınız?

“Ben kategorik olarak Macit abime hiç ağa demedim. O benim can yoldaşım sırdaşım, aramızda yaş farkı olmasına rağmen iki arkadaş gibiydik. Rahmetli ile ortaklığımızdan çok önce 1960’lı yıllarda tanıştık. Birbirimize güvenimiz o yıllarda tesis edilmişti. Bana tüm sırlarını açıklayacak kadar güveniyordu, belki de ailesinin dahi bilmediği şeyleri benimle paylaşıyordu.

Macit bey herkesin bildiği klasik ağalığı sevmiyordu. O küçükle küçük, büyükle büyük olmayı iyi beceriyordu. Çok mert bir insandı, dünya malına  değer vermezdi. Paylaşmayı çok severdi. Ortaklığımızdan önce de isteseydi mal mülk sahibi olurdu. Paraya değer vermediği için kayda değer bir mülk sahibi olamadı. Ortaklığımızda benim ısrarlarımla mütevazi bir mal mülk sahibi oldu.

Hiçbir zaman benden hesap sormazdı. Milletvekili olduktan sonra işlerimiz de bitmişti. Bir gün bana ‘’Karadiz (bana hep böyle seslenirdi) bir kâğıt getir helalleşme protokolü yapacağız. Sen çalışıyordun ben kazanıyordum bu nedenle hakkını helal et’’ dedi. Protokolü beraber hazırladık ve altına ıslak imzalarımızı attık. Rahmetlinin sağlık sorunları vardı. Ameliyat olacağı zamanlar gece ben yanında kalıyordum. Ameliyathaneye gireceği zaman birbirimize sarılırdık ve yine bana hakkını helal et derdi.”

Bin kere helal olsun yoldaşım sırdaşım…

-Başarılı bir iş adamı olmanın sırrı nedir?

“Öncelikle dürüst olmaktır. Çünkü dürüstlük bir hazinedir. Tabi sadece dürüst olmak yetmiyor. Her ne olursa olsun tercih ettiğin işi seveceksin ve bilgi sahibi olacaksın. Kimse anlamadığı bir işi yapmaya kalkışmasın. Örneğin taahhüt işi yapacaksan mutlaka hazırlıklı olmalısın hak edişlerini kendin ya da çok güvendiğin bir elemana yaptırmalısın. Belli bir sermaye sahibi olmak şart. Borç yiğidin kamçısıdır derler ama asla borç parayla iş çevirmeyin. Özellikle piyasaya kendini kabul

ettireceksin. Resmi makamlarla diyaloğun inandırıcı ve samimi olmalıdır. Hırslı olacaksın ama asla doğru yoldan şaşmayacaksın.”

7-118.jpg-Neden hiç siyasete girmediniz?

“Aslında hep siyasetin içindeydim. Resmi olarak olmasa bile fiili olarak ilgileniyordum. Memuriyet hayatımda zorunlu olarak iktidar partisinin yanından tavrımı koyuyordum. Bunu yapmaya mecburdum, aksi halde beni rahatsız ederlerdi. Rahmetli Macit abim milletvekili olduktan bir ay sonra beni Ankara’ya çağırdı. Meclisteki makamına gittim bana her zamanki hitabıyla ‘’Karadiz, seni Anavatan Partisi Hakkâri il başkanı yapacağım’’ dedi.

İktidarda olan bir partinin il başkanlığı elbette cazip bir şeydi. İlk başta ne cevap vereceğimi şaşırdım. Biraz düşündükten sonra ben kendisine bir soru sordum; ‘’Teklifiniz için teşekkür ediyorum ancak her il başkanın gönlünde ileride milletvekili olmak geçer. Şimdi ben sizden net bir cevap bekliyorum siz ağalar, beyler, seyitler, şeyhler dururken bana bu makamı verir misiniz?’’ dedim. Hiç düşünmeden ‘’hayır’’ dedi. Doğrusunu söyledi. Burjuvazi de halk çocukların yeri yoktur.

Kendisine teşekkür ettim. ‘’Bana layık gördüğünüz bu görevi kabul edemeyeceğim’’ dedim. Çünkü parti il başkanlığı benim için bir yük olacaktı. Hiçbir beklentim olmayacağına göre benim bunu kabullenmek sadece işlerime ve şahsıma zarar verirdi. Kendisi beni tebrik etti ve ‘’aslında senden bu cevabı bekliyordum’’ dedi.

-İş ve sosyal hayatınızda hep gözde oldunuz bunu neye bağlıyorsunuz?

“Bunu iki bölüm olarak cevap vereyim. Memuriyet hayatımda arkamda siyasi irade ve Hakkâri halkının desteği vardı. Özellikle 70’li yıllarda Hakkari’nin fabrikası olarak adlandırılan YSE müdürlüğünde çalışan yüzlerce personelin büyük bir emeği var. Vefat edenlere Allah rahmet eylesin, hayatta olanlara da şükranlarımı sunarım. 12 yıl bu kahramanlarla kar kış demeden Hakkâri’ye hizmet ettik. İş hayatıma gelince; 12 yıllık kamu hizmeti bana çok şeyler öğretti. Mevzuat ve teknik konularda tecrübe sahibi oldum. Talip olduğum her işin analizini yapıyordum. Asgari riskle çalıştım. Tüm hak edişleri kendim yapıyordum.

Hak ettiğim hiçbir ayrıntıyı gözden kaçırmıyordum. İşverenle ve resmî kurumlarla hep yasal çerçevede diyaloğum oldu. 25 yıl içerisinde taahhüt ettiğim tüm işleri süresinde ve eksiksiz olarak teslim ettim. Hiçbir konuda gerek maliye ile gerekse işverenle problem yaşamadım, mahkemelik olmadım. Tek bir sefer dahi mali incelemeye alınmadım. Tek bir senedim veya çekim protesto olmadı. Bu benim çok zengin olduğumu göstermez, ben mütevazi bir iş adamıydım. Öksüz büyüdüm yatılı okudum. Ama hep insanlar ön planda tuttum.

Sosyal hayatıma gelince; zamanında iyi bir izlenim bırakmışsan bu mümtaz insanlar seni unutmazlar. Kimseye karşı yanlış bir iş yapmadım. Tüm hemşerilerimi baş tacı yaptım. Hiçbir zaman patron edasıyla davranmadım. Çalıştırdığım tüm işçilerin haklarını azami bir şekilde korudum. Hakkâri kanaat önderleri ile her zaman diyalog içerisindeydim. Ankara’da işi olanlar çoğu zaman benim aracılığım ile siyasilere ulaşabiliyordu. Bu arada şunu da söylemeden geçmeyeceğim rahmetli Sayın Mustafa Zeydan ile 40 yıl süreyle iki arkadaş gibiydik. Keza Macit Abimle olduğu gibi. Bunların benim sosyal yaşantımda çok rolleri olmuş ve bugüne yansımıştır.

Gerek Macit beyin gerekse Mustafa beyin çocukları, babalarının yüzü suyu hürmetine bana azami saygı ve hassasiyetleri halen göstermektedirler. Kendilerine sonsuz şükranlarımı arz eder sağlık ve mutluluklar dilerim.”

-Hakkâri artık şiddetle anılmıyor. Özel sektör bölgemize neden girmiyor?

“Bunun çok nedenleri var. Ülkemizde maalesef terör korkusu halen var. Sermaye huzurlu yer arar. Hakkâri halen bu kapsama giremedi. İş mevsiminin kısa olması, ulaşım problemleri büyük bir etken. Yüksekova havaalanı açıldı ancak hava muhalefeti nedeniyle aksamalar yaşanmaktadır. Kış mevsimi çok uzun sürmekte. Bu şartlar karşısında mecbur olmadıkça hiçbir yatırımcı Hakkâri’ye gelmez.”

-Maden bölgesi olduk neden geç fark edildi?

“Bu konuda uzman değilim bu nedenle bir fikir beyan edemem.”

-Genç iş adamları ve genç girişimcilere öneriniz?

“Genç iş adamları ve girişimcilere ilk önerim kazandığınız paranın veya mevcut sermayenizin değerini bilin. Klişe bir söz var ‘para her şey demek değildir’. Buna kısmen katılmakla beraber sizler parasız hiçbir şey olmayacağını bilin. Para olmadan evde bile huzur olmaz. Kaldı ki parasız iş çeviremezsin. Her iş adamı veya girişimci bildiği işi yapsın. Rastgele işlere girmeyin sonu hüsran olur. Piyasaya güven aşılayın. Resmi makamlarla yasal yollar üzerinden iyi geçinmeye çalışın. Kazandığınız parayı yatırıma dönüştürmek istiyorsanız size tavsiye edeceğim üç şey var; arsa arsa ve arsa !”

-Son kez neler söylemek istersiniz?

“Doğduğum ve büyüdüğüm Hakkâri halkına selam ve saygılarımı sunarım. Özellikle eski Hakkâri’yi çok özledim. Hakkâri düğünlerinde halay çekmeye hasret kaldım. Bu duygular anlatılmaz ancak yaşanır.

Sevgili Hakan TAŞ, bana bu imkânı tanıdığınız için teşekkür ediyorum başarılar diliyorum…”

 

 

Bu yazı toplam 3236 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
YASAL UYARI: Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Hakkarihabertv.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Hakkari Haber TV | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel :
FEYZULLAH TAŞ- 0.(505) 440 39 66
SAVAŞ TAŞ - 0.(545) 864 4868
YUSUF TAŞ- 0.(544) 346 1740 | Haber Scripti: CM Bilişim