KHK ile çok kişi işten atıldı ve açlığa sevk edildi.
Şimdi de taşeron kadrosunda bir çok kişi kadroya alınmayarak mağdur edildiler.
Demem şu ki; geçmişte herkes farkında olarak veya olmayarak hata yapmış olabilir. Barış sürecinin estirmiş olduğu rahatlık havasında davranış sergilendi.
Örneğin, Hakkari Üniversitesi’nde çalışan M.D isimli bir vatandaşın yıllar önce 13 yaşındaki oğlu kayboldu. Acılı baba karakola giderek yardım istedi. Aradan yıllar geçti halen oğlu hakkında hiçbir bilgi yok. Bu baba cezalandırıldı ve taşeron kadroya alınmadı.
Belediye’de çalışan M.D isimli vatandaş KHK kapsamında işten uzaklaştırıldı. Hastanede çalışan oğlu taşeron kadroya alınmadı.
Buna benzer yüzlerce örnek verebilirim. Birinci derecede yakını suç işlemiş kişileri cezalandırmak da doğru değildir. Hiç kimse yakını ve akrabası yüzünden cezalandırılmamalıdır. Temel amaç herkesi kucaklamak, kazanmak, yaşatmak olmalıdır. Devlet olmanın ayrıcalığı budur zaten. Ülke olarak çok acılı ve sancılı günler yaşadık. Hepsi geride kaldı. Şimdi üreten ve büyüyen bir Türkiye var. Bu cennet ülkemizin terör dışında en büyük sorunu işsizliktir. İşsizliği yok eden taşeron kadrosu uygulaması herkesi mutlu etmiştir. Bu kadro umuduyla heyecanlanan kişileri devre dışı bırakmak, ekmeğini kesmek vicdanları sızlatıyor.
Çarşı merkezinde geçerken her sokakta, her adımda KHK ve Taşeron mağdurlarıyla karşılaşıyorum. Evine ekmek götürememenin ne anlama geldiğini bilmek için yaşamak lazım.
İlimiz valisi, belediye başkanı ve güvenlik birim amirleri mağduriyet yaşayan vatandaşlarımızı işlerine dönmelerini sağlamak için nasıl bir çaba harcadıklarının tanığıyım. Lakin bazı durumlar direk Ankara bağlantılı olup İçişleri bakanlığı inisiyatifindedir. Şuan binlerce kişi KHK ile ilgili aklanarak işlerine dönmek için heyecanla beklemekteler.
Birinci derecede suç işlemiş ve aranan kişiler ile ilgili savunucu bir üslubumuz yok. Fakat hiçbir suçu olmayan, yanlış bilgi ve eksik istihbarat ile işten atılan mağdurların sesine kulak verilerek işlerine geri dönmeleri sağlanmalıdır. Her işten atılan şahsın bakmakla yükümlü olduğu on kişi vardır. Bu aileleri, içinde bulunduğumuz mübarek üç aylarda açlığa ve sefalete terk etmek günahtır.
KHK ve taşeron mağdurlarının göklere sıçrayan çığlığını herkes duymalıdır… Suçlu varsa cezalandırılmalı ama suçsuzları da ayırt etmek adaletli olacaktır.