Başbakan Erdoğan kabinede değişiklik yaptı ve 4 yeni bakan atadı. Bu atama Hakkari'de derin bir yankı buldu. Belkide ilk kez Hakkari, Erdoğan'ı alkışladı.
Ne demek istediğimi başlığı okurken anlamışsınızdır. Tabiki eski bakan İdris Naim Şahin'den bahs ediyorum. Gaflarıyla gündem yaratan, manşetlerden düşmeyen Şahin, medyaya iyi malzeme oluverdi. Her bakanı beş kamera görüntülüyorsa, Şahin'i bir basın ordusu takip ediyordu. Çünkü ağzından çıkan her kelime manşeti süslüyordu.
Bugüne kadar Hakkari'ye en çok gelen, ziyaret rekoru kıran kişidir. O geldikçe Hakkari huzursuz oldu, o yaklaştıkça Hakkari halkı uzaklaştı. Kulaktan kulağa "bizimkisi yine gelmiş" denildiğinde Bakan Şahin'in Hakkari'de olduğu anlaşılıyordu.
Bayram arifesindeydik. Tüm Hakkari sokakta. Beyoğlu veya İzmir kemeraltı'nı andıran bir alışveriş hareketliği vardı. Yani toplu iğne atsan yere düşmez misali. Cumhuriyet caddesinde bir arkadaşımın dükkanının önünde oturmuş çay içiyorduk. Az sonra sayın bakan, yanında valimiz, yoğun güvenlik önlemleriyle bize doğru gelmeye başladılar. Selamlaştık, hal hatır sordu ve çay içmek için bize eşlik ettiler.
Sayın bakan oradan geçen birkaç çocukla sohbet ederken bende arkadaşımın kulağına fısıldadım; “Kötü kokular alıyorum, buralar sanki karışacak gibi” dedim. O da bana , “siz gazeteciler hisleriniz kuvvetlidir ama umarım yanılırsın” diye fısıldadı. Bir yandan bakanı dinlerken diğer yandan gözlerimi dürbünlemiş etrafı süzüyordum. Bakan Şahin ve beraberindekiler çaylarını yudumlayıp kalkarken tam da Atatürk anıtı civarında taşlı saldırıya uğradılar.
Birden panik ve gerginlik başladı korumalar havaya ateş etti. Ve sonrası tam bir kıyamet görüntüsü oluştu. Kaçan kaçana, ezen ezene… Biber gazı çığlıklara karıştı, silah sesleri ambulans sirenine… Bakan ve beraberindekiler vali konağına etten duvar güvencesiyle ulaştırıldı ama sokak gerginliği devam etti. Alışveriş poşetleri her tarafa dağılmıştı.
Önünde oturduğum dükkanın içine girdim ışıkları söndürüp kepenk aralığında olup biteni izlemeye başladım. Bir kadın elindeki çocuğunu kaybetmiş biber gazına inat oğlunu arıyordu. Bir anne yere düşmüş bayılmış çocukları kolunda tutmuş gözyaşlarıyla çekmeye çalışıyordu. Anlamsız bir kaçış vardı, kim nerede bir açık kapı görse sormadan içeri dalıyordu.
Bu cehennemi izlemek canımı daha çok acıttı ve dışarı çıktım. Yerde yatan baygın kadını taşımaya yardım ettim, iki çocuğu çıktığım dükkana ittim. 112 acil servisi aradım. Sokaklarda onlarca yere yatan baygın kadın ve çocuk vardı. Ambulans çok ciddi ve yoğun çalışarak sürekli hastaneye baygınları taşıdı. Acil servise gecikmeli olarak teşekkür ediyorum çünkü o gece onların erken müdahalesi olmasaydı çok kişi hayatlarını kaybederdi.
En büyük yarayı da o gece Hakkari esnafı aldı çünkü Ramazan bayramı öncesi arife günü alışverişini sabırsızlıkla bekliyorlardı. Raflar hepsi yere indirildi, alınan mallar etrafa saçıldı. Kusarak ve zorlukla evime vardım. Bana kapıyı hiç tanımadığım simalar açtı. Acaba yanlış eve mi girmişim diye şaşırırken oğlum elimden tutarak beni içeri çekti. Evimiz yol üstü olduğu için birçok kişi canlarını kurtarmak için bize sığınmışlardı. O gece biz ve tüm mahalle onlarca davetsiz misafir ağırladık.
Biz bu cehennemi yaşarken, Hakkari mübarek ramazan bayramına yaslı girerken Bakan Şahin Ankara’da gaflarına devam etti ve hükümet kanadı “Hakkari’de ufak olaylar olmuş, sorun yok” açıklamasını yapmıştı.
Yani kısacası Hakkari, İdris Naim ŞAHİN’i hiç sevmedi. İlimize her gelişi olay oldu. Bu değişiklik ve Mardin’li Muammer GÜLER’in bu göreve atanması ilimizde memnuniyetle karşılandı. Yakında ilimizi ziyaret etmesi beklenen sayın Muammer GÜLER’i sevgi ile karşılayacağımızı da umuyorum.
