Çevreye, doğaya ve canlı yaşama karşı sorumluluk almalıyız
Hakkâri ve ilçelerinden İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi Kurulmasının Hayati Önemi: Çevre ve Halk Sağlığı İçin Acil Bir İhtiyaç. Doğal kaynakların korunması ve halk sağlığının güvence altına alınması, sürdürülebilir bir yaşamın temelini oluşturmaktadır.
Ancak, plansız kentleşme, sanayileşme ve artan nüfus gibi faktörler, çevre ve su kaynakları üzerindeki baskıyı her geçen gün artırmaktadır. Bu durum, özellikle evsel ve sanayi atıksu yönetimi konusunda ciddi sorunlara yol açmakta ve çevre ile insan sağlığı için önemli tehditler oluşturmaktadır. Türkiye'nin önemli coğrafi bölgelerinden biri olan Hakkâri ve ilçelerinde evsel ve sanayi kaynaklı arıtılmamış atık suların doğal su kaynaklarına deşarj edilmesi sonucu derinleşen bir çevre felaketiyle karşı karşıyadır.
Burada Hakkâri ve ilçelerinde ileri biyolojik atıksu arıtma tesislerinin kurulmasının hayati önemini, bölgenin karşı karşıya olduğu çevresel ve halk sağlığı sorunlarını detaylı bir şekilde ele alarak konuyu 2021 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığına sunarak sorunların çözümü için yoğun bir çalişma ortaya koydum.
Hakkâri ve ilçelerinin Karşı Karşıya Olduğu Vahim Çevre Sorunu
Hakkâri il merkezi ve ilçelerinde yaşanan en büyük çevre sorunlarından biri, evsel ve sanayi atık sularının herhangi bir arıtma işlemine tabi tutulmadan doğrudan dere, çay ve bölgenin can damarı olan Zap Nehri'ne deşarj edilmesidir.
Bu sorumsuz uygulama, bölgenin doğal çevresini geri dönülmez bir şekilde tahrip etmekte, sucul yaşamı olumsuz etkilemekte ve biyoçeşitliliği tehdit etmektedir. Artan nüfus ve kimyasal kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte, atık su miktarı ve içerdiği kirleticilerin yoğunluğu her geçen yıl artmakta, bu da mevcut durumu daha da kritik hale getirmektedir.
Arıtılmamış Atık Suların Çevre ve Halk Sağlığı Üzerindeki Yıkıcı Etkileri
Arıtılmamış atık suların doğal su kaynaklarına karışmasının çevre ve halk sağlığı üzerinde pek çok olumsuz etkisi bulunmaktadır:
Su Kirliliği ve Ekolojik Tahribat: Atık sular, başta organik maddeler, besin elementleri (azot ve fosfor), ağır metaller ve toksik organik maddeler olmak üzere çok çeşitli kirleticiler içermektedir. Bu kirleticilerin doğrudan su kaynaklarına deşarj edilmesi, suyun fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini bozarak su kalitesini düşürmektedir.
Bu durum, sucul ekosistemlerin dengesini bozmakta, balık ölümlerine ve diğer su canlılarının yaşam alanlarının tahrip olmasına neden olmaktadır. Geçmiş yıllarda Zap Nehri'nde yaşanan kitlesel balık ölümleri, bu kirliliğin somut ve acı bir örneğidir.
Halk Sağlığı Tehdidi: Arıtılmamış atık suların içme suyu kaynaklarına karışma riski, halk sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Su yoluyla bulaşan tifo, kolera, dizanteri, ishal, hepatit A ve sıtma gibi enfeksiyon hastalıklarının yayılma olasılığı artmaktadır.
Özellikle çocuklar, yaşlılar ve bağışıklık sistemi zayıf olan bireyler bu tür hastalıklara karşı daha savunmasızdır. Temiz suya erişimin kısıtlanması ve su kaynaklarının kirlenmesi, bölge halkının yaşam kalitesini düşürmekte ve sağlık harcamalarını artırmaktadır.
Tarım ve Hayvancılık Üzerindeki Olumsuz Etkiler: Kirlenmiş suların tarım arazilerinde sulama suyu olarak kullanılması, toprak kirliliğine ve bitkilerde ağır metal birikimine yol açabilmektedir. Bu durum, tarımsal ürünlerin kalitesini düşürmekte ve insan sağlığı için risk oluşturmaktadır. Aynı şekilde, kirlenmiş suların hayvanlar tarafından içilmesi veya hayvanların otladığı alanların kirlenmesi, hayvancılık faaliyetlerini olumsuz etkileyerek ekonomik kayıplara neden olabilmektedir.
Biyoçeşitlilik Kaybı: Arıtılmamış atık suların neden olduğu su kirliliği, bölgenin zengin biyoçeşitliliğini de tehdit etmektedir. Özellikle endemik türlerin yaşam alanlarının tahrip olması ve sucul ekosistemlerin bozulması, geri dönülmez tür kayıplarına yol açabilmektedir.
İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesislerinin Önemi ve Yüksekova Örneği
Günümüzde, atık sularda bulunan ve geleneksel fiziksel veya biyolojik arıtma yöntemleriyle yeterli düzeyde giderilemeyen azot, fosfor, ağır metaller ve toksik organik maddeler gibi kirleticilerin bertaraf edilmesinde en etkili çözüm, ileri biyolojik atıksu arıtma tesislerinin kurulmasıdır.
Bu tesisler, atık suları en modern teknolojilerle arıtarak, alıcı ortamlara zarar vermeden deşarj edilmesini sağlamaktadır. İleri arıtma süreçleri, su kalitesini önemli ölçüde iyileştirerek çevresel etkileri en aza indirmekte ve su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımına katkıda bulunmaktadır.
Yüksekova ilçesinde Avrupa Birliği desteğiyle kurulan ve işletmeye alınan ileri biyolojik atıksu arıtma tesisi, bu konuda önemli bir başarı öyküsüdür.
Bu tesis sayesinde, ilçeden kaynaklanan atık suların büyük bir bölümü etkin bir şekilde arıtılarak, bölgeden geçen derenin su kalitesi artırılmış ve halk sağlığına yönelik riskler azaltılmıştır. Yüksekova örneği, ileri biyolojik atıksu arıtma tesislerinin bölge için ne kadar hayati bir öneme sahip olduğunu açıkça göstermektedir.
Hakkâri Merkez ve ilçeleri İçin Acil İhtiyaç: İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi
Yüksekova'da hayata geçirilen bu olumlu gelişmeye rağmen, Hakkâri merkez, Şemdinli ve Çukurca için benzer bir ileri biyolojik atıksu arıtma tesisi projesinin henüz somut bir aşamaya gelmemiş olması büyük bir endişe kaynağıdır.
Hakkâri Belediyesi tarafından 2020-2023 Hakkâri Değişim Dönüşüm Programı kapsamında Biçer Mahallesi Beşi mevkiinde bir atık su arıtma tesisi yapılması planlandığı belirtilmiş olmasına rağmen, bu proje henüz hayata geçirilememiştir. Bu durum, Hakkâri merkezdeki evsel atıkların arıtılmadan doğayı kirletmeye devam etmesine neden olmaktadır.
Hakkâri merkez, Şemdinli ve Çukurca ilçeleri için de ivedilikle benzer bir ileri biyolojik atıksu arıtma tesisi projesinin planlanması ve hayata geçirilmesi, bölge halkının sağlığı ve çevrenin korunması açısından hayati bir zorunluluktur. Bu tesislerin kurulması, sadece mevcut çevre kirliliğini önlemekle kalmayacak, aynı zamanda gelecekteki olası sorunların da önüne geçecektir.
Sonuç ve Beklentiler
Hakkâri ve ilçelernde, bölgelerde yaşanan atıksu sorunu, sadece yerel bir çevre sorunu olmanın ötesinde, bölgesel ve hatta ulusal düzeyde ele alınması gereken önemli bir halk sağlığı ve çevre sorunudur.
Yüksekova'da hayata geçirilen ileri biyolojik atıksu arıtma tesisi, doğru yatırımlarla bu sorunun çözülebileceğini göstermektedir. Aynı hassasiyetin Hakkâri merkez, Şemdinli ve Çukurca ilçeleri için de gösterilmesi ve benzer bir projenin en kısa sürede hayata geçirilmesi, bölge halkının en büyük beklentisidir.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın bu acil ihtiyaca duyarsız kalmayacağına ve Hakkâri merkez, Şemdinli ve Çukurca ilçelerinde de ileri biyolojik atıksu arıtma tesisi kurulması yönünde somut adımlar atacağına olan inancımız tamdır. Halkımız bu projelerin en kısa sürede planlanması ve hayata geçirilmesi için gerekli çalışmaların başlatılmasını büyük bir umutla bekliyor, bu müjdeli haberin en kısa sürede Hakkâri halkıyla paylaşılmasını arzu ediyoruz.
Unutulmamalıdır ki, çevreye, doğaya ve tüm canlılara karşı gösterilen hassasiyet, gelecek nesillere bırakacağımız en değerli mirastır. Bu bilinçle, Hakkâri'ye, Şemdinliye ve Çukurcaya da ileri biyolojik atıksu arıtma tesisinin yapılması için sürecin takipçisi olacağımızı ve gerekli tüm adımları atmaya devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla bildiririz.