Gelişen hayat şartları ile birlikte bundan etkilenen insanoğlu yaşamına farklı yönler bulma arayışı içine girmeye başlamıştır. Arzulanan standartlar uzak birer hedef olarak görülmeye başlanmıştır.
Yaşamının her kademesinde hayat mücadelesi içerisinde olan ve buna ayak uydurmaya çalışan, mücadelesini zorluklarla sürdüren insanoğlu kendi menfaati için nice yanlış kararlar almaktadır. Bunu yaparken de çevresel hiçbir etkeni göz önüne almamakta ya da göz ardı etmektedir.
Eğitim öğretim kademesinde olan genç bireyler de bu zorluklardan nasibini almış durumdadır. Çalışma koşulları aktif şekilde değişen ve buna yetişmeye çalışan genç nesillerin sürekli bir güncelleme içerisinde olmaları gerekmektedir.
Hayata bakış açısı, yaşam koşulları ile değişim göstermektedir. Ekonomik ve sosyal yapı bu bakış açısını muazzam derecede etkileme gücüne sahiptir. Daha iyi makam ve mevkilere gelme arzusu insanoğlunun daha da hırslanmasına sebep olmuştur. Bu hırsı olumlu yönde kullanmak yaşanılan yerin ve ülkenin çıkarlarını olumlu yönde etkileyecektir.
Dünya’da yaklaşık 7 ile 8 milyar insan yaşamaktadır. En kalabalık ülkeler sıralamasında Çin ve Hindistan ilk iki sırada yer almaktadır. Yaşlı nüfus oranında da Avrupa ve İskandinav ülkeleri başı çekmektedir. Türkiye ise 2023 yılı itibari ile dünyanın en yaşlı ülkeleri kategorisinde yer alacaktır. Yaşlanan nüfusun eğitim seviyesi ülkenin gelişmişliği konusunda güçlü kanıtlar sunmaktadır. Bu şekilde ülkeler bağımlı nüfus oranlarında farklılaşmaktadır. Bağımlı nüfus ülkenin ekonomisine ya da ailenin ekonomisine katkısı olmayan sadece tüketen nüfus anlamına gelmektedir. Sadece tüketen herhangi bir üretim kanalına dâhil olmayan bir neslin ülkelere vereceği zararın boyutu ciddi olacaktır.
Nüfusun kalabalık olması eğitimi birçok yönden etkilemektedir. Kalabalık nüfusa sahip ülkelerde eğitim standartlarında düşüşe neden olmaktadır. Daha fazla öğretmene, okula, malzemeye ve olanağa ihtiyaç duyulmasına sebep olmaktadır. Böyle olunca da eğitim kalitesinde düşüş görülmesi kaçınılmazdır. Ancak ülkenin ekonomik durumu yeterli ise tam tersi olumlu sonuçlar elde edilebilmektedir. Nüfusun kalabalık ya da az olması sayı ile ilgili olmayıp daha çok ülkenin ekonomik durumu ile ilgilidir. Ülkenin ekonomisi iyi ise nüfusun kalabalık olmasının pek de bir önemi yoktur. Ancak ülkenin ekonomisi kötü ise var olan nüfusun sayısı ne olursa olsun belirgin sorunlar çıkmasına gebedir. Güçlü ekonomiye sahip ülkelerin nüfusu da güçlü olmaktadır.
Nitelikli nüfus yapısı ile teknolojik gelişmişlik sağlanabilir. Tabi ekonomik yeterlilik de bunda etkili bir unsurdur. 21 yy. koşullarında bilimi rehber almak kaçınılmaz bir gerçektir. Anayasamıza göre eğitimde amaç, etkili, inancı yüksek, hedefleri belirgin, ülkesine ve yaşadığı mekâna yararlı bireyler yetiştirmektir. Özveri ile yapılan eğitim sayesinde ülkeler geleceğe daha emin adımlarla yürümekte ve hayat şartları daha kolay planlanmaktadır. Planlı ve programlı olmak insanı ve ülkeyi geliştirmekte temel esaslardır.
Planlı olan birey,
- Stres yapmaz.
- Kısa sürede çok iş görür.
- Konsantrasyonu fazladır.
- Enerjisi yüksektir.
- Mutlu olur.
- Kendine güveni artar.
- Çevresine emin adımlarla katkıda bulunur.
- Çağa uymakta zorlanmaz vs.
İyi eğitim almış genç nüfus rekabet gücünü artırır. Genç nüfus ülkeler için en önemli dinamik haline gelmiş durumdadır. Avrupa ülkelerinde negatif seyir izleyen nüfus artış hızı ülkemizde de bu tür bir seyir izlemiş durumdadır. Ülkemizde nüfus artış hızı giderek düşme eğilimindedir.
Ancak şunu da unutmamak gerekir ki, nüfus artış oranı düşerse bu nüfusun azaldığı anlamına gelmez. Sadece nüfus artış hızında bir azalma olduğu miktarın da ise bir azalmanın olmadığı anlamına gelir. Örneğin Hakkâri’de geçen yıl 2000 kişinin artığını bu yıl ise sadece 1000 kişilik bir nüfus artışının olduğunu düşünün. Dikkat ederseniz artışta 1000 kişilik azalma olduğunu ancak nüfusun bu azalmaya rağmen artığını fark edeceksiniz. Çünkü azalmaya rağmen 1000 kişilik bir artış hakim.
Ülkelerdeki genç eğitimli nüfus iş olanakları nedeniyle başka ülkelere beyin göçü olarak gidebilmektedir. Böylece ülkeler nitelikli eleman kaybı yaşamaktadır. Türkiye’de son yıllarda genç ve eğitimli nüfusun yurt dışına göçünde artış gözlemlendi. 25-29 yaş aralığındaki vatandaşların 2019’da yurtdışına en fazla göç edenler arasında olduğu belirtiliyor. Bu nüfusa sahip çıkmak ve bunlar için olanakları artırmak elzemdir. Dünya nüfusunun her geçen yıl yaşlandığı; Birleşmiş Milletler'in, gelecek 30 yılda, dünya genelinde yaşlıların (65 yaş ve üstü ) sayısının iki katından fazla artarak 2050'de 1,5 milyarı aşacağı verisi göz önüne alındığında, genç ve eğitimli insan kaynağı, daha da fazla önem kazanmıştır.
