Doğumla başlar hayat ve ölümle son bulur. Biz buna ömür diyoruz. Doğum ile başlayan ve belli olan ömür nerede, ne zaman ve nasıl sonlanacağını bilemiyor insan. İnancımızda buna “kader ve kaza” diyoruz. İnsanın başına gelebileceklere kader ve olayın oluş anı da kazadır. Ve doğan her insan kaza sonucu ölecek ve bu dünyadan göçecektir.
Biliyorum bugünkü şartlarda ve dünyanın ve özellikle bölgemizin içinde bulunduğu kaos ve kanlı bu günlerinde hayatla ilgili bir şeyler yazmak ve sıralamak biraz zor olacak ama her şeye rağmen hayatın devam ettiğini de unutmayalım.
Bunu dedikten sonra isterseniz “Hayata Dair” birkaç şey sıralayalım.
Sevdiğin insanlarla birlikte olduğun anlarda yüzünden eksik etmediğin tebessümünü çiçeklerden, narin kanatlı zarif kuşlardan, tabiatın eşsiz güzelliklerinden ve sevgiye hasret sokak çocuklarından da eksik etme.
Yarının hangi acı sürprizlere gebe olduğunu kimse bilmez. Sürprizlere yakalanmadan önce sevdiklerine tatlı bir sürpriz yapıp onları ne kadar çok sevdiğini ve onlara verdiğin değeri en güzel cümlelerle ifade etmeyi sakın unutma.
Hayatın bitmek tükenmek bitmeyen dertlerini kendine daha fazla dert etme.
Kalbin de senden anlayış bekliyor. Onun da sağlığını düşün Ve hayata bakış açını problemlerle değil, çözümlerle dost yap.
Her zaman adına “dua” dediğimiz o huzur dolu limana sığınmayı unutma. Ellerin büyük bir yakarışla semaya ulaşırken kalbinde sadece samimiyet olsun.
Hayatın küçük fısıltılarına kulak ver. Belki de onlarda, arayıp ta bulamadığın mutluluğun müjdesini bulacaksın.
Herkesin kalbinde olduğu gibi senin de kalbinde kapanmayı bekleyen yaralar vardır. O yaraları iyileştirecek bir yardım eli aradığında yanında sadece bir kişiyi bulacaksın. Biricik eşin. Onu hiçbir zaman ihmal etme. Çünkü seni ayakta tutan iksir, onun eşsiz sevgisidir.
Bir gün sen de omuzlar üstünde, gözleri yaşlı sevdiklerinin eşliğinde, sessiz sedasız bu dünyayı terk edeceksin. Varlığının ölümünden sonra da hayata ışık saçmasını istiyorsan çocuklarını iyi yetiştir. Çünkü senin ışığını hayata en iyi şekilde yansıtacak olan meş’ale, unutma ki çocuklarının ellerinde taşınacak.
Her insanın içinde parlatılmayı bekleyen bir yaşama sevinci vardır. Yoldan geçerken gördüğün yorgun, bitkin, hayatından bezmiş o yüzlere o sıcacık sesinle selam vermeyi, iş yapan birilerini gördüğündeyse “kolay gelsin” demeyi sakın unutma. Çünkü sesindeki sıcaklık onların sevinçlerini parlatacak olabilir.
Güneşin batışı gibi sayılı günlerimiz de hayat ufkunda batıyor. Güneşin batarken etrafına yaydığı o harikulade kızıllık gibi bizim günlerimizin de batarken çevresine ışık saçması mümkün. Sadece her günümüze hak ettiği değeri vererek ve hiçbir dakikamızı lüzumsuz işlerle heba etmeyerek bu ışığın kaynağını vücuda getirebiliriz.
Unutmayın; Bu dünyaya etrafı karanlığa boğmak için değil, aydınlığa kavuşturmak için geldik.