Üç günlük dünyada yaşıyoruz. Dün geçti. Yarına çıkacağımız meçhul. Yaşayacağımız iyi ve kötü her işi yapacağımız bir bu gün var elimizde. O halde insan olma erdeminin ve yarına bir iyi bir iz bırakmanın peşinde olmalı insan.
Bir garip dünyada yaşıyoruz. Olmaz dediklerimiz bir bir oluveriyor.
Bizim kaderimizin üstünde bir kader vardır. Bu kader insanın hayatında çok önemli şeyler barındırıyor içinde.
Her insan doğar büyür ve ölür. Kısacası Rabbimiz “Her nefis ölümü tadacaktır” diye buyuruyor. Bunu canlılar içinde insanoğlu idrak etmesine ve bilmesine rağmen yine insanoğlu bu kadar gafil. Bu emri duymamazlıktan gelen ve şu üç günlük dünyaya dört elle sarılan başka bir mahlûkat göremezsin.
Her insan hayatını idame etmek için çeşitli işlerde çalışır. Bu amelelikten, rençberlikten, çobanlıktan, esnaflıktan, tüccarlıktan, sanayiden ve her hangi bir kamu kuruluşunda çalışmaktan ibaret olabilir. Kişi çalıştığı bu yerlerde iz bırakabiliyor mu? Kısacası işin hakkını veriyor mu?
Siyaset dediğimiz politika yapanlarda az değildir. Bunlarda yaptıkları işlerle söyledikleri söylev ve verdikleri demeçlerle yaşadıkları ülkenin haklarını yönetmek sevdasına talip olmaktadırlar. Bunun için bazen dinleyenin hafızasının alamayacağı şeyleri söyler ve umut ile ümit arasında halktan kendilerine destek olunmasını kısaca oy vererek iktidara getirilmesini isterler.
Her ne olursa olsun kişi görev aldığı yerde, hizmet yaptığı işte gelecek kuşaklara bir iz bırakmakta mıdır? Unutulmaz insanlar arasında adını yazdırmakta mıdır?
Yoksa bir kez geldik dünyaya. Bu işe ve göreve hakkımla veya hasbelkader getirildim. Günümü gün edeyim. Ne kadar kendime çevreme menfaat sağlarsam onu yapayım. Arzu düşünce ve niyetinde midir?
Bugün herkes yakınmakta ve işlerin olumsuz gidişatından dem vurmaktadır.
Sorsak o kişilere görev aldığı işte ne gibi bir çalışma yapmakta. Hayatın daha yaşanabilir olması için elinden geleni sağlamış mıdır? Sallabaşı al maaşı düşüncesinde ve işinde midir? Malımı satayım da nasıl olursa olsun mu demekte yoksa müşteriyi memnun edecek bir çabanın içinde olabilmekte midir?
Bu vatanın, buradaki halkın, bu milletin benden beklentisi var. İşimi en ala ve düzgün ile güzel bir şekilde yapmanın çabasını gütmekte midir?
Bu, devleti yöneten cumhurbaşkanından köyde ekin eken çiftçisine, illeri yöneten valisinden bir kamu kurumunda çalışan memuruna, mal üreten sanayicisinden her hangi bir kurumdaki müdüre ve ihracat yapanından her hangi bir işte çalışan işçiye kadar sorulması gereken, sorması gereken sorular zinciridir.
Hayatımızda onlarca hükümet gelip gitmiştir. Onlarca başbakanları ve bakanları duymuş tanımışızdır. Keza onlarca vali, belediye başkanı ve yüzlerce müdür bilmiş, görmüş ve tanımışızdır. Bunlardan kaçı belleğimizde yer etmiştir. Bunlardan kaçı hayırla ve yaptıkları hizmetlerle anıla gelmiştir. Kaçı kendinden sonraki kuşaklara bir “iz” bırakmış ve hatırlanmıştır.
Şöyle caddeye, sokağa çıkıp rastgele karşınıza çıkacak kişilere hayatında iz bırakan bir öğretmeni, bir belediye başkanını, bir müdürü, bir amiri, bir imamı, bir esnafı ve bir iş insanının adlarını saymasını isterseniz kaç kişinin adını duyabilirsiniz?
Çoğu ölmüş ve bu dünyadan göçmüş olabilir Ama yaptıkları hayırlı işlerde ve bıraktıkları izlerle çoğumuzun belleklerinde yer etmekte ve hatırlanmaktadırlar.
Böylesi insanlara ne mutlu.
Böylesi insanlara ihtiyacımız var.
Rabbim böylesi insanların sayılarını arttırsın.
Keza şu üç günlük dünyada kalacak hoş bir seda.
Gerisi kuru laf.
