- Hakkari'ye gönüllü gitmeyeceğime,
- Gitmek zorunda kalsam da içimden gelerek çalışmayacağıma,
- Günde bin hastaya bakmak zorunda olacağıma,
- Canım sıkıldığında izine ayrılıp kentten ayrılacağıma,
- Resmi iznim kalmadığında rapor alıp sık sık kaytaracağıma,
- Bakamadığım hastaları Yüksekova ve Van'a havale edeceğime,
- Hakkari'de asla yaşamak istemeyeceğime,
- Bana ödenen ücreti yeterli bulmayacağıma,
- Canımı sıktıklarında hemen ve derhal istifa edeceğime namusum ve şerefim üzerine ant içerim...
İçimden sanki kentimize gönderilen ve gelmek zorunda kalan doktorların böyle bir Hipokrat yemin ettikleri hissi var. Veysel Seven arkadaşımızın yaşadıkları bir sağlık skandalıdır. Daha önce kafası kopartılan, yanlış ilaçla sakat bırakılan, bile bile ölüme terk edilen yüzlerce hastayı örnek verebilirim.
30 yıllık gazetecilik yaşamımda en çok hastane ile ilgili yazılar yazdım. Birçok doktor ile mahkemelik ve karakolluk oldum. Her şeyin başı sağlık diyoruz ama ilimizde istenilen sağlık hizmeti hiçbir zaman doruklarda olmadı. Skandallar hiç dinmedi. Tıpkı Milli Eğitim Müdürlüğü gibi Sağlık Müdürlüğü’nde hep siyasetin iki top misali hükümetin cambazlık yaptığı oyun alanı oldu. Şimdi Sağlık Müdürlüğü imaj ve isim değiştirdi. Değiştirse ne olur, içeriğini, zihniyetini, yasalarını değiştirmedikten sonra sekreterlik, mekreterlik olsa ne olur.
Hiç unutmam, MHP koalisyon ortağıydı. Dönemin Sağlık Bakanı Osman Durmuş incelemelerde bulunmak üzere ilimize gelmişti. Yerel gazetede "SAYIN DURMUŞ HAKKARİ'DE SAĞLIK HİZMETİ DURMUŞ" başlığını atmıştım. Çok zoruna gitmişti beni çağırttı ve resmen ikili kavga kargaşasına girişti. MHP zihniyetinde bağırma, vurma, kırma, kesme, biçme üslubu kural olduğu için önemsememiştim.
Bir adam, görünümü, giyinişi ve şıklığıyla dikkat çekebilir. Ama eğer o adam bilgisiz, cahil, yıkıcı ise o görüntü beş para etmez. Hastanemiz görüntü olarak beş yıldızlı görünebilir. Ama içi boş olduktan sonra hiçbir anlamı yok.
Herkes metropollerde, gelişmiş kentlerde görev yapmak ister. Eğitimci ve sağlıkçı bu tür fanteziden uzak olmalı, en çok ihtiyaç duyulan bölgelerde cana can katarak ahirete de yatırım yapmalıdırlar. Yüzlerce Hakkari'li gencimiz tıp fakültesinde başarıyla mezun olduktan sonra gerçek Hipokrat yemini ederek göreve başladılar. Fakat kendi memleketlerinde değil... Onları buraya gönüllü gelmeye, çalışmak istemeyen meslektaşlarını kovmaya davet ediyorum.
Hakkari devlet hastanesinde acil serviste kavgasız geçen gün yok. Skandallar, ilgisizlik, vurdum duymazlık almış başını gidiyor. Sağlık emekçileri sendikası olmazsa hastane bünyesinde beş yıldızlı morga ihtiyaç duymak kaçınılmaz olur.
Özel sağlık birimi olmayan tek kent Hakkari’dir. Küçük bir sağlık merkezi bile kurulsa inanıyorum ki hastaneye kimse gitmek bile istemeyecektir. Sağlık Müdürlüğü yetkililerini ve doktorları biraz daha ilgili ve vicdanlı olmaya davet ediyorum…
