Sevgili okuyucularım bu haftaki konuğum 1967–1975 yıllarında futbol oynamış değerli ağabeyimiz Mahmut Duran. Kendisi uzun zamanlar ilimizde futbol oynamış, futbolun ilimizde bu günlere gelmesine katkı sağlamış değerli ağabeyimizle bir sohbet etmek istedik.
Kendisiyle sohbet ederken bazen duygulanan, bezende gülerek anlattığı o eski, güzel yılları sizlerle de paylaşmak istedim. Sayın Mahmut ağabeyimize bu güzel ve Sıcak sohbetinden dolayı teşekkür ederim. Umarım bu güzel sohbeti sizlerde beğenirsiniz…
Mahmut DURAN (Qiro)
Hoş geldiniz.
Hoş buldok.
Mahmut DURAN kimdir biraz kendinizi tanıtır mısınız?
1954 Hakkari doğumluyum. Hakkari Lisesinden mezun olduktan sonra Diyarbakır Dicle Üniversitesi jeoloji bölümünden mezun oldum.
Futbola ne zaman başladınız?
Benim asıl mesleğim çobanlıktı boş vakitlerimi futbol oynayan ağabeylerimi seyrederek geçiriyordum. 1967 yılında Futbola başladım. Eski emniyet müdürü Hayri İrdel’in vasıtasıyla futbola başladım. Uçan spor, 22 Nisan takımlarında oynadım. Sol açıkta oynuyordum ama sağ ayağımı güçlendirmek için sağ açıkta oynamaya devam ettim. İyi bir golcüydüm sayısız gollere imza atmışımdır. Ayrıca takımın penaltılarını ben kullanırdım.
Hayri İrdel’i anlatırımsınız nasıl biriydi?
Hayri Bey uçan sporu kurarken ben Mehmet Gezer, Kemal Tekin, Ahmet Zirek, Abdullah Çallı, Sabri Dağgöl, genç takımda futbola başladık. Hayri müdür çok disiplinli biriydi her sabah bizi saat 5 te kaldırırdı idman yaptırırdı. İdmanları genellikle şehir içinde koşu şeklinde yapardı. Bir seferinde idmanlara10 dakika geç gittiğim için bana 2–3 maç ceza verdi.
O Zamanlar Halkın futbola bakışı nasıldı?
Hakkâri o zamanlarda küçük bir şehirdi, nüfusu çok azdı. İnsanlar yazın yaylalara çıkardı. Kimi ot biçer, kimi hayvanlarına bakardı. Şehirde kalanlarda günlerini futbol oynamak yada seyretmekle geçirirlerdi. İlin tek eğlencesi, tek sosyal aktivitesi futboldu onun için Hakkâri halkı futbolu çok severdi. Her maçımıza her yaş grubunda insanlar gelir seyrederdi.
O zamanın imkanları nasıldı?
Futbol sahası toprak sahaydı, taşların içerisinde oynardık. Malzememizi kendimiz alırdık, malzeme konusunda çok sıkıntı çekerdik çünkü o zamanın imkanları çok kısıtlıydı ama iyi bir dostluk, arkadaşlık vardı daha doğrusu insanların bir birine sevgi ve saygısı vardı. Saha içindeki mücadele farklı idi, maç bittiğinde herkes tekrar bir araya gelir maçın analizini hep beraber yapardık çok iyi bir arkadaşlık ortamımız vardı.
O zamanın futbolcuları kimlerdi?
Necdet Erdoğan, Namık Erdoğan, Gani Elmas, Sabri Ercik, Ramazan Duran, Mustafa Demiralp, İhsan Aksaç, Hüseyin Ümit ve adını sayamayacağım kadar futbolcu vardı, yani Hakkari'nini hemen hemen her ailesinde bir futbolcu vardı.
Futbolu ne zaman bıraktınız halla Hakkâri futbolunu takip ediyor musunuz?
Genç ve A takımında 7 -8 yıl Futbol oynadım. Kendi kişiliğimi futbolda tanıdım. Küllenmiş yaşantımızın gerçeğini bilmiyordum. Sadece gençliğin verdiği bir dinamizm vardı. Ben futbol hayatımdan sonra okuduğum bir roman yani kitap beni çok etkiledi. SAYGON ZİNDANLARI(Vietnam) adlı romanı okuyunca ondan çok etkilendim. Devrimci bir mücadele içine girdim. Devrimci doğdum Devrimci öleceğim.
Futbol yaşantınızda yaşadığınız bir anıyı anlatırımsınız.
İki tane anımı sizinle paylaşayım ilk anım 118 alayda Askeriye sporla bir maç yaptık. O maçta çok asker seyirci vardı. Kaleçi Mustafa Demiralp idi Ben Askeriye spora gol atınca askerler sahaya indiler araya bir Başçavuş girdi askerleri sahada çıkardı ve maç yarıda kaldı, benim attığım gol boşa gitti.
Diğer anım ise Emniyet müdürü bir takımla yaptığımız maçı kazanmamız durumunda bizi merzana pikniğe götürecekti Ben o maçta gol attım galip geldik müdür bey bizi pikniğe götürdü. Piknikte bize bir oyun gösterdi kim baş aşağı dik durursa ‘’Amuda’’ o kişiye hediye vereceğini ve bende en fazla süreyle kaldığım için hediyeyi de ben kazandım.