Geçenlerde İstanbul'lu bir meslektaşımla telefonda sohbet ediyoruz. "Abi hiç sorma ya, bittik, mahvolduk. İstanbul kaynıyor" dedi. Bende ona" sizin Taksimde 30 gündür yaşadıklarınızı biz 30 yıldır yaşıyoruz. Bizde barış havası esiyor, düğünler, şenlikler, hava serin... Berçelan yaylamızda festival var sizleride davet ediyorum gelin Hakkari'ye" diye yanıt verdim.
Yani bir nevi bölgede esen” yalancı barış havasıyla” gönderme yaptım. Tıpkı yalan rüzgarı hikayesine dönüştü bu barış süreci. İlk kez hükümeti samimi bulmuş bende inanmıştım. Çünkü girişimler gizli kapaklı değildi. Kandil-İmralı, mektuplar, demeçler, akil adamlar, sükunet, mayın kokan dağlarda filizlenen çiçekler…
Biber gazı kokusunu neredeysek özler olmuştuk. Tak, tok seslerini, kepenk kapamalarını… Semalarımızda aylar oldu helikopterler geçmedi. Malzeme olamadığımız için medya ana haber bültenlerinde sinek avladı.
Hükümet samimi davranmadı. Kürsüde barış diyor, sokaklarda polisine orantısız güç kullandırıyor. Lice, Taksim ve diğer olaylar barış sürecini baltalamıştır. Türkiye, insan haklarını ihlal eden davranışıyla dünya karnesinde zayıf almıştır, sınıfta kalmıştır. Türkiye’de savaş var gerekçesiyle dış turizm alarm veriyor.
Aldığımız duyumlara göre ilimiz ve bölgemizde PKK’ya katılımlar devam ediyor. PKK, Ankara’yı dikkatle izliyor, hükümete güvenmiyor, tedbiri elden bırakmıyor. Aylar sonra Yüksekova ilçemiz yine kepenk kapattı. Ve aylar sonra Hakkari yine karıştı.
İçinde bulunduğumuz mübarek üç aylar ve yaklaşan mübarek Ramazan ayında ibadet havası yerine biber gazını mı soluyacağız. Yıllardır Ak Parti Hakkari İl Başkanlığı kentimizde parti hizmet binasını açamadı. Açık olduğu zamanlarda bile kapısında onlarca polis korumasında tabeladan ileri gitmedi. Süreçten güç alarak ilk kez Hakkari şehir merkezinde il başkanlığı için yer yemin edildi ve işyeri satın alındı. Parti il başkanı sokaklarda rahatça dolaşabildi. Ama bu rahatlık da kısa sürdü.
Geçenlerde bir Hakkari eşrafı ile kulis yapıyoruz. “Bu seçimde Ak Parti Hakkari’de bir sürpriz yapabilir ve belediyeyi alır” dedi. Ben size katılmıyorum dedim, tüm partiler birleşse bile BDP ile başedemez dedim. İthal başkan konusunda kendisine hak verdim ve destekledim. BDP’nin ithal başkan modelini bende benimsemiyorum.
Benimsemediğim içinde Başkan Bedirhanoğlu ile yıldızımız hiç barışmadı ve kendisiyle merhabam bile hiç olmadı. Umarım bu seçimlerde bu model tekrar uygulanmaz. İlimizde polisin tahammülsüzlüğü ve yaygınlaşan, gittikçe kadrolaşan cemaatçiler olduğu sürece sükunet olmayacaktır. Ben tüm umudumu yitirdim Allah sonumuzu hayır etsin.