Ne zaman Hakkari’de bir gerginlik, polis-halk kavgası olsa kalealtı şehir mezarlığı mesken seçiliyor. Hem taş atan çocuklarımız hem de güvenlik güçleri mezarlığın içine girerek havada biber gazı ve taşı dans ettiriyorlar. Bu yürek yakan görüntüye sanırım tüm halkımız şahittir.
Sokak gerginliği, mahalle arası kovalamaca alışık olduğumuz genel resim. Ama gerginliği mezarlığa taşımak, ölülerimizin üzerinde “el fatiha” yerine küfür ve hakaretler yağdırmak ölüye ve dine saygısızlıktır. Belediyemizi eleştirdiğimde sayın başkan çözüm yerine kızmayı ve tehdit savurmayı tercih ediyor. Geçenlerde belediye personelinin özlük hakları ile ilgili köşeme taşıdığım yazımın ardından sayın başkan; “bizi yıpratmaya çalışan ve eleştirenler kafalarını taşa vurmaktalar” diyerek gönderme yaptı.
Üzülerek okudum, neden eleştiriyi kabul etmiyoruz diye. Yıllardır yazıyorum; “ mezarlıklarımız koruma altına alınsın, belediye bünyesinde mezarlıklar müdürlüğü kurulsun, başıboş hayvanlarımızın mezarlığa girmeleri önlensin.”…
Birinci uyarım anne ve babalara; “çocuklarınızın taş atmalarını engelleyemiyorsunuz bari mezarlığın içinde siper almasınlar. “ Sayın Valimiz ve Emniyet Müdürümüze sesleniyorum; Polise taş atan çocuklar mezarlıkta saklanabilirler. Polis ve polis araçları bari mezarlığa girmesin, orada biber gazı kullanılmasın. Taş atma hevesi bittiğinde zaten çıkarlar oradan çocuklar…
Sayın Belediye Başkanımıza; “Lütfen artık şu mezarlıkları koruyun. Duvar veya demir doğramadan korkuluk yapılsın. Gerekirse orada bir nöbet kulübesi kurulsun…” İl Müftümüze sesleniyorum; bu konu Cuma namazlarında hutbe olarak ele alınsın ve herkes bilinçlendirilsin. Aslında seslenmek istediğim o kadar çok şey var ki, kısılsa da sesim, kesilse de nefesim bu kanın durması, olayların son bulması için bağırasım geliyor…. Birbirimize sevgimiz, saygımız kalmadı. Kan, kin, nefret ve kavgaların bitmediği bu fani dünyada bari mezarlıklarımıza ve ölülerimize saygıyı elden çıkartmayalım..