Yasak bir aşkın yasak bölgesinde ölümü hiçe sayarak sevdik birbirimizi. Rüzgar bile söndürememişti yanan aşk mumumuzu, başka başka baharlara erteledik kavuşma umudumuzu. İmkansız bir aşktı bizimkisi. Duman çıkartmayan ateş, susuz büyüyen çiçek, ölümün olmadığı bir dünya misali… Artık üşümüyorum çünkü içim yanıyor yar…
Sen benim secdeye saf tuttuğum iman gücüm, yaşama sebebim, dayanağım, oksijenimdin. Ama seninle sonumuz yok güzel gözlü uzaklardaki yârim. Sen şimdi kardelen çiçeği bense güneş misali. Bilirsin bu hikayeyi; “Kardelen çiçeği güneşe aşık olmuş, aslında hayatında güneşi hiç görmemiştir. Çünkü bilir ki güneşi gördüğü an canından olacakmış. Ama bu aşk içinde öyle büyür ki artık dayanılmaz bir hal alır ve Allah’a dua eder, bana bir defacık da olsun güneşi görmeyi nasip et diye. Ve bir gün dayanamaz Allah’ın huzuruna çıkar ve şöyle der; Allah’ım güneşi görmem için bana izin ver.
Allah’da ona şöyle seslenir; “Ey kardelen bilmezmisin ki sen narin bir çiçeksin ve güneşle karşılaştığın an canından olabilirsin. İyi düşün sana iki gün mühlet veriyorum, ya güneş ya canın.” Kardelen yüce rabbinin huzurundan ayrılır ve düşünür. Ama içindeki güneş sevdası adeta onu içten içe kemirir. İki günün sonunda Rabbinin huzuruna çıkar ve şöyle der; “Bu aşk beni öyle büyüledi ki güneşi görmek için can atıyorum.” Allah da ona; “Cesaretini takdir ederim ey kardelen ama bir yandan da üzülürüm, çünkü canından olacaksın” der. Ve kardelen güneşi görmenin aşkıyla tutuşurken karın üstüne çıkmaya karar verir. Tam o beyaz karın içinde kafasını çıkarttığı an güneşi görür ve canından olur.
Uzun zaman oldu senle ayrılalı. Giderken kırıntılarını bile unutuvermişsin yüreğimde. Bizi bir defa öldürdüğün yetmez mi tekrar görmek ve öldürmek istersin yar. Bir erkeğin gözünde yaş akıyorsa ya aşk acısı ya da çok sevdiği birini kaybettiğindendir. Benim gözlerimde akan yaşlar her iki sebeptendir. Hem sana olan sevdamdan hem de seni kaybettiğimdendir. Ama eğer kardelen çiçeği kadar cesaretin varsa ben sana gözükmeye hazırım…
