Hakkâri’de sessiz bir devrim yaşanmakta! Hakkâri’de alt yapısıyla üst yapısında önemli değişiklikler olmakta ve şehrin havası ve yüzü değişmekte ve ortaya yaşanabilir bir şehir çıkmaktadır.
Sessiz ve abartılmayan bu çalışmalarda halk hizmetlerin yeni yeni farkına varmakta ve “istenince olunuyormuş” düşüncelerinin hayat bulduğunu gözlemlemektedirler.
Belediyeye atanan kayyum öncelikle Hakkâri’nin yol ve alt yapı sorunlarına el atmıştı. Kilit taşı ile döşenen şehir içi yolları öncelikle bu taşlardan arındırıldı. Çünkü özellikle Hakkâri gibi arazisinin %90’lara vardığı eğimli yerlerde ve kışın sert ve yağışlı geçtiği bölgelerde bu taşlar trafik için bir çile ve ıstırap oluyordu. Kışın her kar yağışında ve yolların buz tutmasıyla yollarda kalan, patinaj yapan ve yol çıkmayan vasıtalar yolları tıkıyor, trafiği aksatıyor, onlarca maddi ve manevi kazaların oluşmasına sebep oluyordu.
Kilit taşlarının sökülmesi ve bir yandan kanalizasyon ve diğer yandan içme suyu şebekelerinin yer altına inmesiyle toz ve topraktan geçilemiyor ve toz bulutları arabaların her geçişlerinde göğe yükseliyordu. Bu durumda vatandaş çok rahatsız olmakta, bir yerden bir yere gidememekte, evlerinin pencerelerini açamamakta ve ağzını burnunu bu tozdan etkilenmemesi için kapatmak zorunluluğunu hissetmekteydi.
Çalışmalar aralıksız ve süratli bir şekilde yapılıyordu. Açılan kanallarda bir yandan kanalizasyon boruları döşenirken diğer yandan da yeni içme suyu için yine borular yer altın indirilip döşenmekteydi. Ve süratle bunlar yapıldıktan sonra üstleri toprak ve malzemelerle kaplanmaktaydı. Arkasında atık su, enerji ve iletişim hatları da yer altına alınıyor ve uzun vadeli bir şehrin temelleri atılıyordu.
Tüm bunların yanı sıra ve yıllardır Hakkâri’de yaşanan sulu yerde susuzluk algısını yıkmak için bir yandan Berçelen yaylasındaki su kaynaklar değerlendirilirken diğer yandan alternatif su kaynakları üzerinde çalışmalar yapılarak Hakkâri’nin muhtelif yerlerinde sondaj çalışmaları yapılıyordu. Bunun da sonuçları kısa sürede alınıyor ve Hakkâri’nin Otluca Köyünün aşağı kısmındaki sondaj çalışmalarında saniyede 80 litre su akıtan bir kaynağa ulaşılıyor ve bu da şehrin ana su şebekesine bağlanıyordu. Aynı şekilde Merzan Mahallesindeki sondaj çalışmalarında da yine yeni bir su kaynağına rastlanıyor ve bu su da Hakkâri’nin içme suyuna destek olunuyordu.
Bundan sonra Hakkâri’ye uzun vadede hizmet görecek ve halkın yararlanacağı sıcak asfalt işine giriliyordu. Öncelikle Hakkâri’nin ana yolları asfaltlanacaktı. Halk tozdan ve çamurdan kurtulacak ve rahata kavuşacaktı. Hedef ve gaye buydu. Gerek Valimiz Cüneyit Toprak ve gerekse Kayyum olarak atanan Cüneyt Epcim sık sık bu çalışmaları denetliyor ve tabir yerindeyse gecelerini gündüzlerine katıyorlardı.
Çalışmalar çok yönlü sürdürülüyor ve şehrin muhtelif yerlerine yirmiye yakın çocuk parkları kurularak çocukların ve ailelerin hizmetine sunuluyordu. Buraların ışıklandırılması, ağaçlandırılması, çimlendirilmesi ve suyun götürülmesi ve oturulacak kamelyaların yapılması şehirde olmayacak işlerdendi. Buraların tamamlanmasıyla oyuna hasret kalmış çocukların ve ailelerin yüzünü güldürüyor ve ne yazık ki bunların geç hizmete girmesi güzel günleri seneye erteliyordu.
Şimdiye kadar şehir içi yollarının ve kaldırımların çoğu bitme aşamasına geldi. Caddelere ve orta refüjlere yeni ışıklandırılmaların yapılması, şehrin muhtelif yerlerine oturma banklarının kurulması, reklam panolarının yeniden yapılıp ışıklandırılması Hakkâri’nin özellikle gecelerine ayrı bir renk kattı. Her tarafın ışıl ışıl olduğu, orta refüjlere yeni yeni ağaçların dikilip yeşillendirilmesi ve çimlenmesi bizim bunları çok daha önce hak ettiğimizi ama her nedense bu hizmetlerin nedense bugüne kadar uzadığını hayıflanarak görüyoruz.
Bu çalışmalarından dolayı Sayın Valimiz Cüneyit Toprak ve Kayyum Cüneyt Epcim’i canı gönülden kutluyoruz.
Hizmet istenince olunuyormuş. Yeter ki iş bilenlere ve ciddi işini takip ve denetilenlerde olsun.
Bir Hakkâri’nin bu günkü birde bundan iki yıl öncekini kıyaslayalım.
Bunu çok daha iyi idrak ediyor insan.
Hakkâri’deki bunca farklılıklardan ve güzel işlerden sonra soramadan edemiyor insan kendine.
Bu sessiz bir devrim değil de nedir?
Bir de suyumuz devamlı aksa…