İnsanoğlu çok tuhaf bir varlık. Öyle ki bazen kendi eliyle kendisine verdiği zararı için başkalarını suçlamaktan beis bile görmez. Kendisine toz kondurmaz. Her şeyin en iyisini en güzelini kendisinin bildiğini iddia eder ve bunu açıklamaktan da bir mahsur görmez.
Gerçekten öyle mi?
İnsanoğlu her konuda her şeyi bilmez, bilemez. Kendi alanı için belli bir bilgi sahibi olur ama başka konulardaki bilgiler için yardımcılarına danışmanlarına ihtiyacı vardır.
Bugün bir muhtarın bile ihtiyar heyeti vardır. Okul ve kurumların müdür yardımcıları vardır. Ülkeleri yöneten idarecilerin danışmanları vardır. Yaptıkları icraatları veya yapacakları icraatlar için bunlara danışır ve son sözü yine kendileri söylerler.
Siyasi partilerde böyledir. Onların da Genel Başkanlarının yanında başkan yardımcıları, MKYK üyeleri Parti meclisi, parti sözcüsü gibi organ ve iş bölümleri vardır. Parti gerek politikası ve gerekse açıklamaları bu kurullarda görüşülür ve ya parti başkanı veya parti sözcüsü tarafından kamuoyuna açıklanır.
Siyaset dediğimiz politika çok çetrefilli çok girift ve çok sorumluluk isteyen bir iştir. Politikaya soyunanlar ülkelerini yönetmeye taliptirler. Bunun için partilerinin tüzükleri doğrultusunda ve halka verdikleri ve verecekleri sözler karşılığında iktidar isterler ve iktidara talip olurlar.
Bunlar halk nezdinde ne kadar ilgi ve kabul görür yapılacak seçimlerden sonra aldıkları oylar karşılığında belirlenir. Halk uygun görür ve kendisine yakın bulursa o partiyi iktidara taşır. Değilse muhalefette bırakır. Bu demokrasilerin olmazsa olmazlarıdır.
Tüm bunlardan sonra muhalefete düşen siyasi partinin kendilerine oy vermeyen seçmenleri, kitleleri suçlama hakkına sahip midir?
Adama sormazlar mı? Neler vaat ettin ve neden vaatlerin kabul görmedi? Vatandaşa karşı samimi miydin? Vatandaşa indin mi? Vatandaş neden tüm bu vaatlerini önemsemedi?
Kendisine oy vermeyen öğretmenleri iradelerini başkalarına vermekle suçlamak nasıl bir akıl karıdır?
Kendisine oy vermeyen halkı akılsızlıkla suçlamak ve göbeğini kaşıyan kişi olarak nitelemek nasıl bir hezeyandır?
Kendisine oy vermeyen çiftçi ve köylülere iki elim yakanızda olacak tabiri nasıl bir söylemdir?
Sandık beş yılda bir halkın önüne gelmektedir. Halk bu süre zarfında iktidarın yaptıklarından memnunsa bir kez daha oy vererek onu iktidarda bırakır. Yok, eğer memnun değilse bu kez muhalefetteki partiye oy vererek onu iktidar getirir.
Bakın yurdun bu en ücra köşesinden muhalefettekilere sesleniyorum. Bir yıldır tüm dünya ve yurdumuzu etkisi altına aldığı koronavirüsten Hakkâri halkı olarak bizde çok etkilendik. Esnaflarımız kan ağlıyor. Binlerce işsizimiz var. Esendere ve Üzümlü sınır kapılarımız bir yıldan fazla bir süredir kapalı. Türkiye’deki diğer gümrük kapıları açıldığı halde neden bizim sınır kapılarımız halen kapalı? Uzaktan eğitime geçeli ikinci yılına giriyor. Buradaki çocukların tabletleri var mı? Derslerini nasıl takip ediyorlar?
Bu ve bunun gibi onlarca soruyu sıralayabiliriz.
Bunları bile gelip buradaki vatandaşlarına soramayan, vatandaşlarının bu sıkıntılardan kurtulması için çaba harcamayan muhalefet yarın yapılacak bir seçimde oy almadığı zaman bizleri mi suçlu sayacak? Bizleri mi sorumlu tutacak? Bizlerin mi yakasına yapışacak?
Geçin efendim geçin!
Siz önce muhalefet olarak halkın dertlerini dinleyip bir çözüm sunun sonra halktan oy isteyin.
Öyle Ankara’dan ve meclisten ahkâm kesmekle oy alınmaz ve iktidar olamazsınız.
