15-16 yaş gurubundakiler çocuk sayılırlar. Yani dünya onların gözlerinde tozpembedir. Doğruyu ve yanlışı pek fark etmezler. Serhat Tuğan okuldan çıkarken biri veya birileri şu bildirileri dağıt dediler. 16 yaşındaydı.
Okumadan, ne olduğunu bilmeden çocukça bir edayla dağıtıverdi. Az sonra polislere yakalanarak dünyasının kararacağından habersizdi. Karakolda birkaç saat bekletilir, birkaç tokat yer çıkar diye tahmin edildi. Feci bir dayak ve işkenceden sonra çıktı ama rahat bırakılmadı.
Şemdinli’de silah sesleri gelince Serhat gözaltına alındı. Şırnak’ta çatışma çıktı Serhat’a baskın yapıldı. Diyarbakır’da olaylar meydana geldi Serhat’ı tutuklayın talimatı geldi.
Evleri de çarşı içinde yakın ve baskın için kolay olduğundan polisler onların evlerine baskın yapmayı alışkanlık haline getirmişlerdi.
Bu haksız baskı ve işkencelere dayanamadı ve evden kaçtı. Birkaç yıl sonra yakalandı ve cezaevine konuldu. Kod isim benzerliğiyle yargılandıkça yargılandı.
Tahir Canan, 32.5 yıl hapiste kalarak vicdanları sızlatma rekoru kırmıştı. Serhat Tuğan da 28 yıl mahpus yatarak ikinci rekora imza attı.
Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından “Ülke topraklarından bir kısmını devlet hakimiyetinden ayırmaya matuf silahlı eylemde bulunmak” suçundan müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Serhat’ın silahlı eyleme katıldığını idda eden tanıklar, o tarihte baskı altında ifade verdiklerini anlatmıştı.
Bakanlık tarafında yeniden yargılama yapılması istenmiş ve dosya Yargıtay 16. Ceza Dairesinde görülmeye başlanmıştı.
Çeşitli cezaevlerinde mahkum olarak tutulan Serhat Tuğan, Van Yüksek Güvenlik Kapalı Cezaevinden tahliye edildi.
Van Cezaevi önü miting alanı misali yüzlerce bekleyenle doldu.
“ Vakit geldi, hoşça kal demir kapı, kör duvar, sağır ve dilsiz ranzalar.
Hakkınızı helal edin. Hakkımı helal edemeyeceğim sistemin inadına siz hakkınızı helal edin.
28 yıl sizlerle büyüdüm, sizlerle ağladım, sizlerle direndim.
Anama sözüm var güneşi doğuracam.
Özgür havayı avucumda içeceğim.” Diyerek çıktı zindandan.
Çıplak ayaklarıyla önce toprağı öptü.
Darağacın dallarına bahar uğramaz. Mahpushaneye güneş doğmaz.
Yarın ki içtimada acılarım yerimi alacak, anılarım yine canımı yakacak.
28 yıldır Serhat’tan haber bekleyen Semiha Ana’ya bu defa iyi haberi vermek de yine çilekeş Rojbin kardeşimize düşüyor.
Oğlunun hasretinden yataklara düşen ve birçok hastalık ile kardeş olan Semiha Ana’ya Rojbin yine ağlamaklı yaklaştı.
Alışık değildi iyi haberler aktarmaya, dili dolandı, tıkandı. Annesi gözlerine bakarak korkuyla ne diyeceğini bekledi. “Serhat’ı tahliye ettiler” dedi. Dizine vurmayı ve ağlamayı alışkanlık haline getiren Semiha Ana yine aynısını yaptı. Ağladı ve ağıt yaktı.
Yani sevinmeyi beceremedi. İki oğlu iki gözünü kör etmişti. İki oğlu dünyasını karartmıştı. Biri zamansız ve sessiz ölüme giderek, diğeri haksızlığın kurbanı olarak 28 yıl zindanda yatarak.
Hayatının en zor yolculuğunu yaptı. 85 dakika süren Ankara-Van yolu bitmiyordu. O gökyüzünden bir melek misali yolculuk yaparken beyaz bulutlar dağılıverdi. Gökyüzünün maviliği selam verdi.
Ve Hz. Yusuf’un babası Hz. Yakup’a kavuşması misali Van’da yer gök sallandı. Annesini saatlerce öptü, kokladı. Hep birlikte Hakkari’ye döndüler.
28 yıl önce bıraktığı Hakkari’de eser kalmamıştı. Ama canını acıtan anılarla yüzleşmekten kurtulamadı. Komşular, akrabalar, duyan duymayan herkes ona koştu. Baba A.HafızTuğan, Serhat’ın tahliyesiyle ilgili evlerinde kendilerini ziyaret eden binlerce dost ve akrabaya teşekkür etti.
Serhat, şuan annesinin koynunda önce çocukluğunu, özgürlük havasında gençliğini, hayata sıfırdan başlamanın heyecanında. Serhat, ilkbahar ile birlikte geldi. Güneşi doğurdu. Dağlarla, ağaçlarla, kırlarla, toprak ve yağmurla tanışmaya geldi.
1990’lı yılların yasalarıyla hayatları zindan olan tüm kader mahkûmlarına af çıkmalıdır. Yüzlerce yaşlı ve hasta tutuklu ve hükümlü var. Hakkarili bir genç henüz 23 yaşında. Panzere taş atmış gerekçesiyle 120 yıl müebbette mahkum edildi. Yeni yargı paketi, değişen yasalar bu ayıpları örtmelidir.
Serhat Tuğan’ın 28 yıllık zindan yaşamını kitaplaştıracağım. 2020 yılında piyasada olacak bu kitap okuma rekoru kıracak. Adaletin adaletsizliğini, 1990 lı yılların Türkiye’sini ve sönen hayatlar bu kitapta olacak.