Türkiye gündeminin ilk sırasında olan ve Türkiye’nin beş aya yakındır konuştuğu iptal edilen İstanbul seçimlerinin yapılmasına on gün kaldı.
Tarihinde ilk defa iptal edilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin ikinci raundu için her iki tarafta harıl harıl çalışıyor.
Türkiye’de bir iktidar değişikliği kadar önem kazanan ve gerek yurt içi ve gerek yurt dışında büyük önem arz eden İstanbul seçimleri toplumu iki kutba ayrıştırmış durumda.
Gerek iktidar adayı Binali Yıldırım ve gerek Ana muhalefet adayı Ekrem İmamoğlu kendilerini çok aşan bir propagandaya tanıklık etmekteler.
Projelerden ziyade adayların bağlı oldukları siyasetin etken olduğu, konuşulduğu ve tartışıldığı bir siyaseti yaşamaktayız.
Nihayetinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına bir başkan seçilecek diyorsanız yanılıyorsunuz.
Bu seçim bunu çoktan aşan ve uygulamaya sokan bir profil, bir siyaset üretiyor.
İktidar Partisi Ak Parti Doğu ve Güneydoğudaki tüm İl Başkanlarını İstanbul’a çağırarak burada yaşayan bu bölge halkına bire bir ulaşmayı, onları ikna edip sandığa götürmeyi ve kendi adaylarını desteklemelerini öncelikli hedef almaktadır.
Ana muhalefet boş duru mu?
O da Doğu ve Güneydoğudaki aşiret liderlerine giderek adaylarına destek vermelerini ve “İstanbul için Yeni bir sayfa” açma babında ev ev dolaşıp adaylarına destek olmalarını istemekte.
Açılan her TV kanalının ve okunan her gazete İle girilen her internet sayfasında öncelikli haber İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri ile ilgili yorum, haber ve yazılarla dolu.
16 Haziran 2019 akşamı her iki aday bir TV kanalında son kez kozlarını paylaşacak ve karşılıklı tartışacak ve yöneltilen sorulara cevap vermeye çalışacaklardır.
Türkiye iki siyasi adayın karşılıklı tartıştığı TV tartışma programını Merhum Cumhurbaşkanı ve ANAP Genel Başkanı Turgut Özal ile Halkçı Parti Genel Başkanı Turgut Sunalp arasında 1982 yılında gördü.
Bu tartışma sonucunda ANAP Genel Başkanı Turgut Özal büyük beğeni alarak halkın teveccühünü kazanmış ve tek başına iktidara gelme başarısını kazanmıştı.
Şimdi bir iktidar durumu söz konusu olmazsa bile Türkiye’nin gerek siyasi, gerek ekonomik ve gerek kültürel bakımdan en büyük şehrindeki bu seçim Türkiye’de birçok değişikliklerin oluşmasına zemin hazırlayacak ve birçok önemli olayları beraberinde getirecektir.
İktidar Partisi yani AK Parti adayı Sayın Binali Yıldırımın kaybetmesi durumunda iktidarda çözülmeler ve hatta bir erken seçimde ortaya çıkabilecektir.
Ana Muhalefet Partisi adayı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun kaybetmesi durumunda yine ana muhalefet partisinde büyük kırılmalara zemin hazırlayacak ve gerekirse muhalefet lideri bile değişebilecektir.
Ancak şurası kesin ve unutulmamalıdır ki her iki adayında kaybetmesi ve kazanmalarında İstanbul’daki Kürt seçmen ile Karadenizlilerin oylarının çok büyük bir etkisinin olacağı göz ardı edilmemelidir.
Son olarak şunu söyleyebiliriz.
İstanbul seçimleri Türkiye Demokrasisinin Turnusol kâğıdıdır.