Türkiye’de ekonomi kriz yaşanırken Hakkari’de ise Aydın AYDIN krizi yaşanıyor.
Bağışlı köyünde dünyaya geldi. Eğitimini yoksulluk ve zorluklarla yurtta tamamladı. Liseyi birlikte okuduk. Son derslerde kapanışı hep onun türküleriyle yapardık. Ailesine, akrabalarına, okul arkadaşlarına düşkündü. Annesinin köyde gönderdiği tandır ekmeği ve otlu peynirini yakınında olan ve kokusunu alan herkesle paylaşırdı.
1987 yılında birlikte mezun olduk. Ben askere, kendisi de konservatuar eğitimini görmek üzere İstanbul’a gitti.
Çocukken de, gençken de hep üretkendi. Tarlada, bahçede çalıştı. Av sporu adı altında insanlar hayvanları acımadan öldürürken o hayvanları severek, sahiplenerek onları yaşatırdı. Hafta sonları bizler oyun oynarken o okul harçlığı için kahvelerde çalışırdı.
İstanbul onun hayatını değiştirdi. İyi bir eğitim gördü. Sesi keşfedildi. MahsunKırmızıgül gibi tanınan sanatçılarla aynı saflarda yer aldı. Her türlü müzik aletini kullanacak duruma geldi. Sadece okuyucu olmakla kalmadı yazdı, besteledi, klip yaptı. Özel günlerde ve düğünlerde boy göstermeye başladı. Unkapanı’nda kasetleri yerini aldı. Müzik listelerinde ismi yer aldı, çeşitli programlarda ağırlandı. Bir dönem Yılmaz Erdoğan ile de çalışarak gişe rekorları kıran Vizontele’de bile rol aldı.
Çepik programına başladığında “satılmış beyaz Kürt” diye saldırdılar. Ülkemizin ciddi meselelerine dikkat çekmek adına yaptığı çalışmalar ana haber bültenlerinde yer alırken bizimkiler onu küfür yağmuruna tuttular. Alnının teriyle aldığı her kuruşu Hakkari’ye yatırım yaptı.
Sofrasında onlarca konuk olmazsa boğazından lokma geçmez. O gözleri görmeyen Arda’nın babasıdır. Ve Arda’nın da boğazından haram lokma geçirtmedi. Benim şahit olduğum yüzlerce gencimize burs desteği verdi. Hastanın, ihtiyacı olanın, dertlinin hep yanında yer aldı. İçki ve kumarı yoktur. Sahnede bile iken reklam arasında namazını kılar. Bu güne kadar adı çapkınlığa ve soytarılığa çıkmayan örnek bir karekterdir.
Herkesin bir işi vardır. O bir sanatçı ama duyarlı bir de vatandaştır. Sanat ve sanatçı kavramı sadece şarkı söylemek ve sahne değildir. Her konuya duyarlı olmak ve katkı sunmaktır.
Aydın AYDIN’ın geçen hafta kendi köyünde çevre kirliliğine dikkat çekmek adına yaptığı naylon poşetli gösterisi ilimizde bazı kesimlerce büyük tepki topladı. Sosyal medya üzerinden acımasız bir saldırı başlatıldı.
Herkesi beğenmek zorunda değiliz. Fakat hakaret ve küfür etme hakkına da sahip olmadığımızı bilmeliyiz. Hep demokrasi diyoruz ya, demokrasi herkesin dini, dili, rengi ve düşüncesiyle özgür olması demektir. Bizim o beğenmediğimiz, alay ettiğimiz, küfür ettiğimiz kişiyi Hakkari dışında her il alkışlıyor.
Örneğin ben beğenmediğim yazarın kitabını okumam. Sevemediğim sanatçının şarkısını dinlemem. Ama hakaret ve küfür etmem.
Aydın AYDIN, Hakkari’nin bir aydınıdır. Bana göre yaptığı sıra dışı çalışmalarla ilgi çekebiliyor. Aklı, şuuru, dengesi son derece yerinde olan çok zeki bir kişiliktir. Sevmek zorunda değilsiniz. Ama size hakaret ve küfür etme hakkını vermiyor.
Bırakın herkes dilediğini yapmakla özgür ve mutlu olsun. Onun merhamet ve sevgi dolu yüreğini bilenlerdenim.