Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk ÇELİK açıklama yapıyor. "Erken emeklilik bekleyen 500 bin vatandaşımızın mağduriyetini gideriyoruz." Gazete ve televizyonlarda bu haber büyük ilgi görüyor ve umut veriyor.
Aradan 24 saat geçmeden Maliye Bakanı Mehmet ŞİMŞEK açıklama yapıyor; "Şuan böyle bir çalışmaya hazır değiliz." Konu ile ilgili zıt beyanatlar ve haberler devam ederken emekliler ile ilgili son noktayı Ekonomi Bakanı Ali BABACAN koyuyor. Başbakan Yardımcısı Bababacan; "Erken emeklilik yok. Pek çok ülke kriz ortamında emeklilik yalını yükseltirken bizim böyle bir ortamda emeklilik yaşını düşürmemiz imkansız" dedi.
3 Bakan, 3 ayrı demeç ve 1 hükümet.
Sanki üçlü koalisyon hükümeti varda bu kadar görüş ayrılığı ve kopukluk ortaya çıkıveriyor.
En büyük hüsran verilen umudun umutsuzluğa dönüştürülmesidir. Bu hükümet ve önceki hükümetler memurunu, işçisini, emeklisini, dul ve yetimini yıllardır süründürüyor. Beni en çok güldürten ve ağlatan da yılda bir kez asgari ücretliye verilen zam yankısıdır. TV lerde alt yazı geçiyor: Asgari ücret zamı belli oldu. Herkes merakla kilitleniyor ekrana ve haberin sonunda brüt 978 tl. Yani yılın ilk dönemi için verilen zam 20-25 tl...
Peki açlık sınırı ne kadar?
Peki akaryakıt, giyim, yiyecek ve diğer ihtiyaçlarımıza verdiğiniz zam ne kadar?
Emeklilerin çoğu her yıl maaş kuyruğunda hayatını kaybediyor.
Gündüz öğretmen, gece taksicilik yapan eğitimcinin hali ortada...
Mesai sonrası simit, limon satarak geçim sağlayan memurun hayat mücadelesi ortada...
Emekli, dul ve yetim ile farklı demeçler vererek dalga geçmeyiniz.
Türkiye'de 46 milyon kişi açlık sınırının altında yaşıyor. Yani nüfusun yarısından fazlası.
Diyeceğim şudur; Hükümetin ekonomi Bakanları farklı demekçler ve olmayan umutlar vererek emeklilik bekleyen insanlarımızı daha fazla üzmesinler. Onları refaha kavuşturacak bir yasa çıkartacaksanız eyvallah, çıkartmayacksanız da aç kediye uzaktan ciğer göstermeyiniz...