Ana Muhalefet Partisi CHP’nin Genel Başkanı geçen gün yaptığı konuşmasında ülke için yani Türkiye için 2019 yılına huzur ve demokrasi vaat etmiş. Bunun için gerginliğin dışlanmasını ve huzurun içselleştirilmesi önerisinde bulunmuş.
Bir ülkede Ana Muhalefet Partisi demek geleceğin iktidar partisi ve iktidar ortağı demektir. Ancak bu Türkiye olunca ve Ana Muhalefet Partisi de CHP olunca bu sözler laftan öteye gidemiyor ve halk nezdinde bir karşılık bulmuyor ne yazık.
Halktan kopuk ve bir proje üretemeyenler ve söyledikleri vaatleri sözden öteye taşıyamayanlar halktan gerekli desteği ve katkıyı alamıyorlar.
Bir kez dışlanmak ve içselleştirmek tanımlarını rastgele sokaktaki kişilere sorsak ve bunların ne anlama geldiklerini ve bunlar hakkında ne bildiklerini sorsak sanırım çoğu kişi laf kalabalığından öteye bir şey söyleyemez. Anlamlarını bilmediği kavramlar hakkında kişi ne söyleyebilir ki!
Türkçe sözlükten içselleştirmek kelimesinin karşılığını arıyorum. Ekşi sözlükte şöyle karşılığı çıkıyor. İçselleştirmek : 1. Kendi üzerine almak, kendisiyle özleştirmek.
2. Edinilen bilgiyi özümseyerek günlük hayatta kullanabilir hale getirmek.
Bunları sıradan bir vatandaş nereden bilebilsin hele bir de bu kelime sözüm ona öz Türkçe ise!
Adında halk sözcüğü olan ve halktan bu kadar kopuk olan ikinci bir parti sanırım dünyada yok.
Kendilerini halka yeteri kadar anlatamadıkları ve halkın seviyesine inmedikleri için halk katmanında itibar görmüyor ve oy oranları son sekiz seçimde de%25’ten öteye geçemiyor.
2019 yılı için huzur ve demokrasiyi getireceklerini söyleyenler bunu nasıl ve ne biçimde getireceklerini somut delillerle ve halkın anlayabileceği bir düzeyde anlatamadıkları müddetçe sözleri havada kalmaktan öteye geçememektedir.
Türkiye’de en kolay şey vaat etmektir. Ki bu Muhalefet Partisi olunca daha bir kolay olmakta ve sallayabildiğin kadar sallamakta ve vaatlerde bir ölçü ve sınır tanınmamaktadır.
Hatırlarsanız vaktiyle Türkiye’de başbakanlıkta yapmış bir bayan siyasetçi iktidara geldiğimizde her vatandaşa iki anahtar vaadinde bulunmuş ve bunların ev ile araba olduğunu söylemişti. Kendisinin de inanmadığı bu vaadi sözden öteye gitmemiş ve her nasılsa iktidar olduklarında bu verilmiş sözlerin hiçbirinin tutulmadığı gibi Türkiye tarihinde en büyük devalüasyon adı geçen başbakan zamanında gerçekleştirilmiş ve Türkiye halkı bir gecede %50 fakirleşmiştir. 5 Nisan 1994 yılında alınan bu kararlarla Türk lirası Amerikan doları karşısında değeri düşürülmüş ve Merkez Bankasının döviz rezervi 7 milyardan 3 milyar dolara düşürülmüştür. Bunun ceremesini de halk tarafından büyük bir tokat olarak alan adı geçen siyasiler de kısa sürede siyasetin çöp sepetine atılmışlar ve unutulmuşlardır.
Diyor ki Ana Muhalefet Partisi lideri. İktidara gelirsek bir yıl içerisinde terörü bitireceğiz. Bunu nasıl ne şekilde bitireceklerini anlatmıyor. Sanki ellerinde sihirli bir değnek varmış gibi onlarca yıldır bitirilemeyen terör her ne hikmetse kendilerinin iktidarında bir yıl gibi kısa bir sürede bitecekmiş!
Vatandaş daha önce de buna benzer sözler ve vaatler dinlediği için kanmıyor, inanmıyor ve itibar etmiyor.
Evet, huzur ve demokrasi hep özlem duyduğumuz ama bir türlü rayına oturtamadığımız iki büyük sorun olarak kalıyor Türkiye gündeminde.
İktidara talip Ana Muhalefet Partisi Türkiye’nin devasa sorunlarını nasıl ve ne şekilde çözeceklerini halka somut ve gerçekçi bir dille anlattıkları gün iktidara geldikleri gün olacaktır.
Ama önce Türkiye partisi olmak kaydıyla…