Mazot kaçakçılığı yüz karartıcı suç değil. Hırsızlık değil, gasp değil, zina değil, devletin aleyhinde bir eylem değil. Vatan hainliği hiç değil. İnsanların yaşamına zararlı olan uyuşturucu ticareti değil. İnsanların öldürülmesinin aracı olan silah ve mermi ticareti değil.
NEDİR O ZAMAN:
Devletinde yaptığı gibi alıcasına farkı belirlemeden yapılan alışveriştir. Hele sınır ticareti dünyanın kabul ettiği evrensel meşru bir mal mübadelesidir. Dünyanın kurulup devletlerin sınırlarını belirlemiş olduğu günden günümüze uygulanan binlerce yıllık sınır ticaretindeki mal mübadelesidir. Bugün dünyada çağdaş uygulamalarla modernleşmiş serbest bölge ticaret merkezlerinin iptidai metotlarıdır. Yukarıda devletinde yaptığı gibi dedik. Eskiçağlarda sınır bölgelerinde insanlar ürettikleri malları karşılıklı olarak bir birerine takas yolu ile verirlerdi.
Herhangi bir devlette üretilmeyen mal komşu devlette üretilen ve ihtiyaç duyulan bir malla değiştirme işi idi sınır ticareti. Günümüzde serbest bölgelerde satılan mal mübadelesidir sınır ticareti. Devlet yurt dışından yani IRAK’tan boru hattı ile akaryakıtı bin liranın altında bir fiyatla almaktadırlar.
- Kendi vatandaşına 4 bin liraya satmaktadır.
- Yurt dışından aldığı vatandaşına sattığı akaryakıtta % 300 zam veya vergi ne derseniz deyin, uygulayıp ticaret yapmaktadır. Sınır boylarındaki vatandaşlarda devletine bölgemizde resmi bir kapı açın, bir bidon yerine bir araba deposu mazot alalım ondan elde ettiğimiz karın bir kısmını da devlete vergi olarak verelim diyorlar. Devlet hayır olmaz der anlamında 10’larca yıl gündemde tuttuğu sınır kapılarını açmaz.
Örnek mi işte Şemdinli’nin Derecik Sınır Kapısı, Çukurca’nın Üzümlü Sınır Kapısı. Zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in talimatları ile 1997’de Hakkari’ye sınır ticaret kapıları, Hakkari’nin Yüksekova ilçesine Havaalanı, Hakkari’ye Eğitim fakültesi vede Zap havzası barajları MEGA projeler olarak gündeme alındı. Sınır ticareti ile ilgili kararname, yasa, köşkten onay, resmi gazetede yayın işlemlerinin tümü tamamlandı. Aradan 15 yıl geçti hala açılmadı. Şimdi bakınız baştan yazdık sınır kaçakçılığı bana göre vede bölge halkına göre sınır ticareti yüz karartıcı suç değil. Devletin aleyhinde hiçbir olay eylem değildir.
Devlet dağ kadar büyük akaryakıt ticareti yapıp vatandaşından % 300 kar ederken. Sınır boylarındaki fakir ailelerin hiç kimseye zarar vermediği bir bidon mazot ticareti yapmasının faturası 34 gencecik insanın ölümü olmamalıydı. Yinede söylüyoruz biz bu alışverişe kaçakçılık demiyoruz. Bunun adı evrensel hukukta sınır ticaretidir. Bakınız 8. Cumhurbaşkanımız Rahmetle andığımız Turgut ÖZAL’ın başbakanlığı döneminden önce döviz ticareti yasaktı.
- İnsanlara hiçbir zararı olmadığı halde cebinde, evinde vede işyerinde Türk lirasından başka para taşıyan bulunduranlar makum olurlardı. Üstelik döviz ticaretinin mahkemeleri her ilde olmazdı. Bölge mahkemeleri vardı. Bizim DOĞU ve GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ’NİN bağlı olduğu döviz mahkemesi Mersin ilinde idi. Binlerce zavallı fakir fukara 100 Irak dinarı, 100 ABD doları veya o günkü Almanya’nın para birimi olan 100 mark için aylarca Mersinde mahkum olup cezaevlerinde yattı. Rahmetli ÖZAL bu çağdaş dünyaya aykırı bir durumdur. Yüz kızartıcı, yakıcı, bölücü bir yanı da yok dedi.
Jet hızıyla bir yasa düzenleyip bulundurma, kullanma, vede ticaretini yapmayı serbest hale getirdi. Tıpkı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın döneminden önce Kürtçe vardır diyen ve kullanan suçlu olurdu. Kürtçe serbest olursa kraldan ziyade kralcı olan yalakalar ülke elden çıkacak diyorlardı. Başbakan TRT ŞEŞ ile Kürtçeyi devlet olarak kabullenip TV kanalını açtı. Ne ülke bölündü nede kıyamet koptu. Bu gün yargılamalarda da sanık ve tanık Kütçe veya başka dilde savunma yapsa kıyamet kopmaz. Ana dille eğitim yapılsa bu ülke bölünmez yıkılmaz işte Rum okulları açılıyor ülkede bölünmüyor.
Evet Rahmetli Özal, dövizi serbest etti, şimdi eskiden yasaktı dediğimiz zaman insanlar inanmıyor. DÜNÜN YANLIŞI BUGÜNÜN DOĞRUSU Bu gün sınır boylarında uyuşturucu, silah, mermi insan sağlına zararlı maddelerin dışındaki mallar için alışverişi yasak koymak yarınki yıllarda ayıplanacaktır. Dün dövizin yasaklandığı bu gün meşru ve serbest olduğu gibi. Bu gün devletin % 300 zamlayarak akaryakıt alıp satması serbest.
Vatandaşın % 50 zamla mazot alıp satması yasak.
Öyle yasak ki canıyla ödeyecek.
İNSAF edin unutmayınız ki yüz yıllar önceki kutsal devlet anlayışı mazide kaldı.
- Eskiden birey devlet için vardı.
- Bu gün devlet birey için vardır.
Geçen benim yazdığım yazıya yorum yapan bir eleştirmem: Siz hangi dünyadasınız kaçakçılık kanununu bilmezmisiniz ne istiyorsunuz diye epey beni eleştirmişti.
Biz kanunda biliriz, devleti de biliriz, vatandaşı da biliriz. Vatandaşına zulüm eden, yasak düzenlemeleri getiren uygulamaları ne vicdanımıza, ne evrensel hukuk anlayışına, nede semavi dinlerin kişi hukuklarına uyan bir anlayışı bulamıyoruz kabullenemiyoruz.
Bizler bir bidon mazot getirip satıp cebine 5-10 lira koymanın ötesinde hiçbir kusuru, kabahati, olmayan gençlerin kişilerin bombardımanla parçalanıp, parçalarının katır parçaları ile karıştırmayı, insanlığa, hukuka, inanca geleneğe hiçbir vicdana sığdıramıyoruz.
Devletin bu şekilde vatandaşına reva görmesini anlayamıyoruz. Hiçbir iman sahibi, hiçbir izan sahibi, hiçbir hukuk anlar sahibi, insanların beynine, belleğine hafızasına yüreğine, sığdıramıyoruz bu katliamı. Devleti yönetenler siz nasıl akaryakıt ticareti yapıp işinizi yürütmeye çalışıyorsanız, sınır bölgelerindeki vatandaşlarda işlerini yürütmek için, aş sahibi olmak için, sınır ticareti yapıyorlar. Deniz sahillerindeki kaçakçıların tonlarla akaryakıt ticaretini yaptığını da sizler, bizler hepimiz çok iyi biliyoruz.
SONUÇ:
- Sınır ticareti olan bu işlevi sınır ticaret kapılarını açarak meşrulaştırınız.
- Devlet yapınca serbest, birey yapınca yasak, ayrımcılığını sonlandırınız, bu bölücülüktür.
- Birey için var olan devletin şefkat, merhamet vede hukuk yollarını vatandaşımıza ardına kadar açınız. Yıllardır bir bidon mazot uğruna ölen sakat kalan insanlarımızın acılarını dindiriniz. Bunları yapın ki devletten hiçbir imkan, kaynak, şefkat, yatırım, hizmet bulamayan insanlarımız da devleti ile barışık olsunlar. Eğitim, Sağlık, Kalkınma, Yatırım ve hizmetle geri bırakılmış olan bölge insanı da çağdaş yaşam koşullarına yaklaşma yoluna koyulsunlar. Kötü alışkanlılar yerine onurlu yurttaş yolunda mesafe kat etsinler.