25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDET GÜNÜ ANISINA;
KATLEDİLEN KADINLAR..!
Son yıllarda dünya genelinde kadınlara yönelik şiddet doruk noktasına ulaşmış ve yüzlerce kadın bu şiddet sonucu katledilerek hayatlarını kaybetmişlerdir.
Maalesef ülkemiz Türkiye’de kadın katledilmelerinde dünyada ilk sıralarda yer almaktadır.
Sadece geçen Ağustos ayında 49 kadın şiddete maruz kalarak eşi, sevgilisi ve yakınları tarafından hunharca katledilerek öldürülmüşlerdir.
En son çocuğunun gözleri önünde defalarca bıçaklanan ve öldürülen Emine Bulut adlı kadının çocuğunun “Ölme Anne” feryatları tüm Türkiye’de TV kanalları vasıtasıyla izlenmiş ve infial uyandırmıştır.
Kadınlara bu şiddeti öngören ve öldüren erkeklerin nasıl bir ruh halleri vardır.
Kadınları öldürecek kadar gözü dönmüş, kendisini kaybetmiş, kıskançlık, nefret ve kinin gözlerini kararttığı nasıl bir ruh yapısına kavuşmuştur.
Bin bir emek ve büyük bir arzu ile kurulan yuvalarda ve daha önce birkaç ay veya yıl arkadaş ve flört döneminde birbirlerini yeteri kadar tanıyamamış veya tanımamış çiftler nasıl oluyor da aradan fazla bir zaman geçmeden kanlı bıçaklı olabiliyorlar.
Evliliğin normal şartlarda yürüyememesi ve eşlerin birbirlerinden soğuması, aynı çatı altında hayatlarını devam edememeleri durumunda boşanma gündeme gelir ve eşler karşılıklı olarak boşanabilirler.
Bu hayatın doğasında acı bile olsa olağan bir durum olarak kabul edilir.
Ancak boşanma aşamasına gelmiş ve boşanmış eşlerden özellikle erkeğin kadın üzerindeki tahakkümü, otoritesi, baskısı bitmemiş ve bitmemiş gözükmektedir.
Seninle aynı evi paylaşamayan ve kendisine yeni bir yol ve yeni bir dünya kurmak isteyen kadını hangi hakla ve hangi yetki ile şiddete maruz bırakıyor ve onu öldürmeye yelteniyorsun.
Sonra TV ekranlarına ve çıkarıldığın mahkemede savcıya “Namusumu Temizledim” sözünün arkasına saklanıyorsun.
Günümüzde evlenmek basit hale getirildi. Ama onu sürdürecek irade, sevgi, aşk, şefkat, sadakat ve sabır yok oldu maalesef.
Kişiler eş olarak aldıklarıyla yetinmeyerek hayallerindekini aramakta ve bunu kendisini eş olarak gördüğü kişiden istemektedir.
Kendi hatasını, kusurunu, yanlışını görmezden gelirken eşinin en ufak hatasını ve kusurunu göklere çıkarmakta, çıngar ve kavgaların biri bin parayı etmektedir.
Sonra gelsin boşanma davaları, yıkılan ve dağılan yuvalar, sahipsiz kalan çocuklar.
Buraya kadar sabredilen şeyler daha sonra neden başkasıyla yaşıyorsun, neden evleniyorsun, neden barışmak istemiyorsun, neden, neden, neden soruları çoğalmakta ve erkek kadın üzerinde halen hakkının olduğunu ileri sürerek ona hayatı cehenneme çevirmektedir.
Bununla yetinmeyerek kadını takip etmekte veya çağırdığı yerde konuşmak bahanesiyle şiddetini uygulamakta ve kadını hayatının baharında hayattan koparmaktadır.
Psikologlar, psikiyatristler ve uzmanlar bu konuyu enine boyuna tartışmalı ve erkek terörünün nedenlerini bulup ortaya çıkarmalıdır.
Toplumda katledilen her kadın Türkiye için bir utanç ve anayasal bir hak olan yaşama vurulan bir darbedir.
Erkekler “Ne oluyor?”
