Zengin olmak ister misiniz? Diye birisi size sorsa sanırım çoğumuz “Elbette” diye cevap veririz. Zengin olmayı kim istemez. Yatların, katların, binek arabaların, yazlıkların, kışlıkların, hava araçların, yediğin önünde yemediğin arkanda, kuş sütü eksiz sofraların! Ve ver elini dünya turu. Bunlar çoğu kimselerin rüyalarını ve hayallerini süslemektedir. Ki bunların çoğunun da ancak zengin olmakla gerçekleşeceği aşikârdır.
Dünyada elbette bunlara sahip milyonlarca insan vardır. Sahip olmayanlar da bunlara sahip olmak için çırpınır, didinir gerekirse gayri ahlaki ve yasa dışı yollara başvurarak kazancını artırarak böyle bir yaşam yaşamağa çalışır.
Nedense zenginliği hep maddiyatta aramaktayız. Sahip olduğumuz değerlerimizin çoğu kez farkına varamamakta, ancak bir kaza veya musibet durumunda bunu idrak edebilmekte ve gerçek zenginliğin ne olduğunun bilincine varmaktayız.
Geçen gün bir tanıdığa rastladım. Daha önceki durumuyla kıyasladığımda hayli zayıflamış ve yüzünü solgun gördüm. Nedenini sorduğumda kalp ameliyatı geçirdiğini, kalbine pil takıldığını ve pilinde yurt dışından getirtildiğini ve bunun da maliyetinin 600 bin lira olduğundan bahsetti. Ayrıca yeme içme hususunda da perhiz uygulamak zorunda olduğunu anlattı.
Kalbi çalıştırmak için 600 bin liralık bir pil gerekiyorsa o kalbin kendisinin acaba maliyeti nedir? Bunu vücudumuzdaki Allah’ın bize bahşettiği diğer organlara sıralarsak acaba nasıl bir zenginlik ortaya çıkar?
Bir gözümüzün, bir beynimizin, bir ciğerimizin, bir böbreğimizin, bir kulağımızın, bir dilimizin, bir midemizin, bir dalağımızın, bir bağırsağımızın, bir el, bir kol ve bir başka uzvumuzun değerleri nedir? Bunları dünya malıyla, dünya fiyatlarıyla ölçe bilir miyiz?
Şu uzvu şu fiyatta satıyorum. Şu uzvu şu kadar bir fiyata bulabilirim diyen kaç insan tanırsınız.
Bugün hastane köşelerinde ilik nakli için bekleyen, karaciğer nakli için bekleyen, böbrek nakli için bekleyen daha sayacağımız onlarca işlev görmeyen uzvu için sıra bekleyen yüz binlerce hasta vardır. Bunlar çalışmayan ve hasta olan bu uzuvları için dünya mallarını vermeye, sağlığına kavuşmaları için nesi var nesi yoksa elden çıkarmaya hazırdırlar.
Dünya malını kazanır, kaybeder yine kazanabilirsin. Ama organlarından birinin iflası durumunda bunun telafisinin olmadığı veya çok zor olduğu gün gibi aşikârdır.
Bugün beynimizi, gözümüzü, kalp ve ciğerlerimizi, böbreklerimizi dünyanın hangi malıyla değiştirebiliriz?
Sana dünyayı verseler gözlerini verir misin? Aynı şey kulaklar, dilimiz, böbrekler, kalp, beyin ve ciğerlerimiz kısacası tüm vücut organlarımız için geçerlidir.
Bizi bu kadar zengin kılan Rabbimize tüm bunlar karşılığında ne kadar şükrediyoruz?
Rabbimiz tüm bunlar için bizden bir ücret talep etmemekte ve talebi kul olduğumuzun bilincinde olarak Rabbin verdiği tüm bu zenginliklere şükretmek, O’na kullukta bulunmak ve Hamt ve Senalarda bulunmaktır.
Bize bu tür zenginliği veren Allah’ımıza sonsuz şükür ediyor, hasta kullarına acil şifalar diliyor ve “Ne kadar zengin olduğumuzu” okurların bir daha dikkatine sunuyorum.