Başbakan Erdoğan, yeni paketin herkesi kapsadığını belirtti. "Beklentilere cevap verecek şekilde yaptık. Bütün inanç gurupları teminat altında dedi."... Paket, Türkiye ve dünyada yankı bulurken Hakkari neler düşündü, kimler neler söyledi?
İlk açıklama genç siyaset adamı Fatih Keskin'den geldi. Keskin; 'Temel insan hakları, demokrasi, özgürlük ve sosyal adalet realitesini içermeyen bir çözüm paketi barış ve huzur getiremeyeceği gibi istikrar ve gelişim de sağlayamaz.
Geçmişi yüzyıllara dayanan fakat bu son 30 yıldır şiddetini kat kat artırarak devam eden bir Türkiye sorunu var. Bu ülke o kadar çok şey kaybetti ki; bu son yıllarda telafisi mümkün olmayan olaylar oldu. Binlerce insan evinden barkından yurdundan oldu. Gencecik insanlarımız hayatlarının baharında yaşama veda etti. İnsanlarımız saçının tellerine kıyamadıkları evlatlarını bu uğurda kaybetti.
Büyük bedeller verildi, büyük sıkıntılar yaşandı. Bu ülkede, bu bölgede babalar evlatsız çocuklar babasız kaldı. Küçücük çocuklar ne olduğunu anlamadan bombalarla öldürüldüler. Hangi sebep bu olayı meşrulaştırır yada hangi vicdan bu olayı kabullenebilir. Daha söylemediğim binlerce olay söz konusu, bu ülke büyük acılar yaşadı.
Bu acıları sonlandırmak için hiç kimse adım atamadı. Sorunu çözmek isteyenler, veya çözmek için bir fikir söyleyenler ya susturuldu, ya sindirildi, yada yok edildirler. Böylesine çözümü çok kolay fakat bir şekilde zorlaştırılan bir sorunun çözülmesi tabi ki bir iki günlük iş değil. Fakat yetkililer bu sorunu çözmek istiyorsa somut adımlar atmak zorundadırlar.
Hiçbir zaman barışa, huzura, akan kanların son bulmasına bu kadar yaklaşmadı bu ülke, insanlarımız hiçbir zaman bu kadar umutlu olmadılar. Günümüz Türkiye’si bu barışa ve aydınlık yarınlara hazır. Bu zeminin hazırlanması çok zaman aldı bu sorunun çözülmesi için ortada hiçbir engel yokken bugünlerin iyi değerlendirilmesi lazım.
Başbakanın biraz daha cesaretle adım atması lazım. AKP ve BDP başta olmak üzere bütün siyasi partilerin diyalog içerisinde olması önem arz ediyor. Diken üstünde yaşayan bir toplumuz, her an her şey olabilir. Acil çözümler bulunmazsa, gerekli adımlar atılmazsa yarın çok geç olabilir.
Bölgeler arası adaletsizlikten nasibini fazlasıyla almış olan bu bölge insanı da; batıda yaşayan kardeşlerimiz gibi refah içerisinde yaşamak istiyor. Kendi diliyle kendi kimliğiyle yaşamayı istemek bir suç değildir. Yakın tarihte Yunanlılar, Fransızlar, İngilizler; Ege'de, Marmara’da bu ülkenin topraklarında doğmamış çocukları süngüden geçirdiler, her yeri yakıp yıktılar. Türkler, Kürtler, Lazlar ve bu ülkenin diğer parçaları omuz omuza bu insanları denize döktü, bugün o ülkelerin dili serbest hiçbir engel yok, hatta okullarda ikinci dil olarak gösteriliyor; fakat ne acıdır ki bu ülke için kanını, canını, malını veren insanların dili ve kimlikleri daha düne kadar da yok sayılıyordu.
Şimdi günümüze baktığımızda olumlu gelişmeler var. Tam anlamıyla bu süreç işlemese de bu adımlar ve kamuoyuna sunulan çözüm paketinin geleceğe dair gerçek ve süreklilik arz etmesi gerekiyor. Ama ne yazık ki sayın Başbakanın açıkladığı çözüm paketi beklentileri karşılayacağa benzemiyor. İçerisinde güzel maddelerde var fakat geleceğe dair devrim niteliğinde maddeler söz konusu değil.
HAKKARİDEN HÜKÜMET YETKİLİLERİNE SESLENİYORUZ
Eğer bir yol haritası varsa önünüzde, bir AMACINIZ varsa geleceğe dair; o zaman adımlarınızı dürüst ve gelecek vaat edecek şekilde atmalısınız; savaşmak ise fikriniz, kimseye boş umutlar verip insanları hayal kırıklığına uğratmamalısınız. Fakat amacınız barış, huzur, kardeşlik ve bu ülkede yaşayan bütün etnik kökenlerin tek vücut olmasıysa; bunun gerekliliklerini yapmakla mükellefsiniz. Aksi taktirde ülkemiz ve insanlarımız karanlığa mahkum olacaklardır. ''
Gündeme bomba etkisi yaratan paket ile ilgili mikrofonlarımızı yüksekova ilçemize uzattık. Yazar arkadaşımız Aliya DÜŞÜNMEZ şunları söyledi: "Açıklanan demokratikleşme paketini, o gün yurt içinde olmadığım için canlı canlı takip edemedim. Tartışmalarıda izleyemedim. Açıkçası içimden geçen dileğim süreç kapsamında bir anlam ifade edecek bir paket olsun idi. Ancak duyumlarıma göre, ki benimde ilgi alanım sebebiyle, Kürtçe eğitimin özel okullara havale edildiğini öğrendim. Beklentim normal eğitim sisteminde ve paraya dayanmayan bir içerikte olması idi. Bu konu hayal kırıklığı yarattı biraz. Umarım telafi edilmesi için geç değildir.
Süreçte taraflar olduğu için, ben de herkes gibi, biraz bu pakete bu tarafların yaklaşımlarını okuduktan sonra daha sağlıklı fikirler edinebileceğime inanıyorum." O her yerde gözükmez ve fazla konuşmaz. Ancak konuştuğu zaman gerçekçi bir duruş sergiler ve çok önemli barış projelerine imza atarlar.
MAZLUMDER Hakkari İl Başkanı Cengiz ŞEN suskunluğunu bozdu. İşte çarpıcı açıklamaları; "MAZLUMDER olarak; yıllardır insan hakları ihlallerine, temel hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı uygulamaların kaldırılması için mücadele veriyoruz, farklı düşünce, inanç ve kimliklere mensup kesimlerin bir arada farklılıklarıyla özgürce yaşayabilmesi için demokratikleşme sürecinin hızlandırılması gerektiğini her fırsatta dile getirdik ve dile getirmeye de devam edeceğiz.
Toplumdaki gerilimin azalması ve toplumsal barışa olumlu katkıları açısından demokratikleşme paketleri önemlidir fakat paketlerle parçalı olarak yapılan değişiklikler ile toplumsal barış sağlanamaz. Darbe anayasasının kökünden değiştirilmesi gerekmektedir. Hükümetin şuan yaptığı, hastaya ağrı kesici ile geçici iyileştirmeler yapmaktır. Bu şekilde hasta tedavi edilemez gerçek bir tedavi için kalıcı çözümler gerekiyor, bu da Anayasa değişikliği ile mümkündür.
Aylardır devam eden çözüm süreci tüm ülkede ve halkımızda ciddi beklentilere sebep olmuştur. Başbakanın açıklamış olduğu demokratikleşme paketi, ne yazık ki beklentileri karşılamamıştır. Olumludur fakat yeterli değildir.
Pakette yer alan demokratik değişiklikler, olması gerekendir. Bunu çok büyük bir lütuf olarak halka sunmak doğru değildir. Geçmişteki hükümetlerin ,devletin gücünü ve imkânlarını kullanarak elimizden aldığı bizden çaldığı haklarımızı bugün onların yerine geçenlerin bunu iade etmeleri onlardan bir şey eksiltmez sadece hak yerini bulmuş olur. Kürd halkının talepleri meşru taleplerdir, Siyasi çekişme ve hesaplara kurban edilmeyecek kadar ciddi ve vicdani bir meseledir.
Öncelikli olarak KCK den cezaevlerinde bulunan binlerce siyasi tutuklu tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmalıydı. Ayrıca bu siyasi tutuklulardan altı yüz civarında hasta tutuklu ve mahkum var. Pakette Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanununa ’na yönelik bir düzenlemenin olmaması yüksek beklentilerin hayal kırıklığını beraberinde getirmesine sebep olmuştur, Bu durum çözüm yolunda negatif sonuçlar doğurması açısından kaygı vericidir.
Anadil ülkeyi böler paranoyası doğru değildir. Birilerinin hükümranlığı iktidarı bir halkın varlık ve yokluk meselesi olan anadilinden daha önemli değildir. Ana dilde eğitimin resmi okullara verilmesi şarttır, mevcut düzenleme bir takım kafa karışıklıklarının meydana getirmesinin yanı sıra maddi külfeti olan ve ayırımcı bir niteliğe sahiptir.
Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ile ilgili bir çalışma da pakette yer almamıştır. Mevcut haliyle yerel yönetimlerde merkezi yönetimin ortaya çıkardığı aksaklıklar ve bürokrasi halkımızın taleplerine cevap veremeyen bir yapıya sahiptir. Bir ilde hem Vali hem Belediye başkanlığı gibi bir uygulama iki başlılıktır. Demokrasinin gereği seçimdir ve valileri halk seçmelidir. Bu şekilde Belediye Başkanlığı ve valilik tek elden yönetime kavuşmuş olur. Bizce en uygun ve demokratik yöntem budur.
Cemevlerine yasal statü verilmesi gerekmektedir, Bu da pakette yer almayan çok önemli bir meseledir. Seçim barajı ve hazine yardımı gibi konular önemlidir fakat seçim barajı konusu karambole getirilecek bir mesele olmamalı. Sadece hükümetin önerilerinin tartışmaya açılması diğer partilerce uzlaşı sağlanmadan baraj meselesi çözüme kavuşmaz. Gördüğümüz kadarıyla bu konuda hükümetin henüz barajı düşürmeye niyetli olmadığı anlaşılıyor."
Eski Çukurca Belediye Başkanlarımızdan Yaşar TURAN "ı Kuzey Irakta bulduk. Kendisine telefonda şüpheli paketi sordum: Şu aralar iş adamı kimliği ile ön plana çıkan ve siyasetten kopmayan Turan"ın olaya farklı bakışı şöyle:
1: Genel değerlendirme.
2:Hükümet açısından değerlendirme.
3:AKP hükümeti, İMRALI – BDP ve Kandil açısından barış sürecini değerlendirme.
1-Genel olarak tüm Türkiye açısından bu paketteki maddeler incelendiğinde olumlu ama fakat yeterli değil. Herkesin malumu olan paketteki maddeler demokrasi açısından yıllar önce gerçekleşmesi gereken demokratik bir ülke halkının en kaçınılmaz haklarıdır.
2-Hükümet ve devlet acısından : AKP hükümetinin sahip olduğu yapabilirlik gücü düşünüldüğünde her ne kadar bu maddelerin tahakkuku demokrasi ve halk için kazanç olsa da mevcut hükümet ve iktidarın gücü ile mukayese edildiğinde Türkiye nin ihtiyacı olan demokrasi noksanlıklarının %80 nin gündeme gelmediği görülüyor. Tabi bu maddelerin gerçeklerinin iktidar için bir artı puan olsada tam bir analiz yapıldığında pekte önemli bir şeyin yapılmadığı anlaşılmıştır.
3-Türkiye de 21 mart 2013 tarihinde sonra gerçekleşen ateşkes ve barış sürecinin özellikle Kürt halkının içerisinde ne kadar olumlu bir hava yarattığını herkes bilir. Ancak bu olumlu havanın tam yerleşmesi, silahların bırakılması ve tüm yurtta sıcak bir barış havasının hakim olup devamlı kılınması ve kardeşliğin pekişmesi için; Kandil, sayın Öcalan ve BDP" nin gerçekleşmesini istedikleri; anadilde eğitim, KCK lılarının bırakılması, koruculuk müesesesinin kaldırılması gibi daha bir çok hususla ilgili gerekli işlemlerin yapılması gerekir. Sanıyorum gerçek barış huzur ve refahta ancak bundan sonra olur.
Yönetimi yeni devr alan, genç ve dinamik bir ekiple kısa bir süre önce işbaşı yapan Hakkari Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı’nın yönetim kadrosuyla bir araya geliyor ve gündemi değerlendiriyoruz. Çok yeni oldukları için çok heyecanlı olan ve her soruya geniş yanıt veren Odanın tepki ve önerisi şöyle;
Temmuz ayından beri Sayın Başbakanımız öncülüğünde üzerinde çalışılan demokratikleşme paketine ilişkin, Hakkari Ticaret ve Sanayi Odası olarak ülkenin ve toplumun ihtiyaçlarını tam olarak karşılamadığını, biraz zayıf ve güçsüz kaldığına inanıyoruz. Tam anlamıyla beklediğimiz gibi olmadığını demokratikleşme paketinde yer alan ilköğretim okullarında andın kaldırılması, başörtüsünün serbest olması ve yer isimlerin iadesi konuları bizim önemsediğimiz konulardı.
Ancak anadilde eğitimi tüm devlet okullarında verilmesini isterdik. Sadece özel okullarda verilmesi istediğimiz yönde olmadı.. Ancak Başbakanın da sık sık tekrar ettiği gibi bu bir son değil, umuyoruz ki gelecek zamanlarda daha olumlu paketler ve kararlar çıkar ve bölge halkı artık taleplerine kavuşur.
Kamu kurumlarında başörtü yasağının kaldırılması önemli. Bir hakkın yerine getirilmesi olarak görüyoruz., uzun zamandır büyük bir insan kesimi bundan mağdur oldu. Bunun ortadan kaldırılması önemli bir gelişme. Bundan dolayı elbette seviniyoruz.
İlkokulda öğrenci andının kaldırılması uygulamasını da memnuniyetle karşılıyoruz. Ant meselesi uzun zamandır farklı etnik kökenleri rahatsız eden çok can sıkan ve çocuklarımız üzerinden toplumu öğüten bir mekanizmaydı. Bunun kaldırılmasıyla ilgili uzun zamandır tüm kesimlerinin talebi vardı. Kaldırılmış olmasını da memnuniyetle karşılıyoruz.
Özellikle ekonomik açıdan baktığımızda bizim problemlerimizin çözümüne yönelik bir açılım göremedik. Bundan sonraki paketlerde sanayici ve iş dünyasının sorunlarının çözümüne yönelik adımlar da bekliyoruz. Bu bir hazırlık dönemi, Başbakan da zaten bunları tartışın dedi. Artık önümüzdeki diğer paketlere bakacağız.
Demokratik hak ve özgürlüklerin ülkemizdeki gelişimi açısından atılan bu adımların, ilk ve son adımlar olmadığını düşünmekteyiz. Çağdaş toplumların sahip olduğu demokrasiye doğru giden yolculuğumuz bu paket ile birlikte yeni bir ivme kazanmıştır. Her ne kadar bölgemizin beklentilerine cevap olmamış sa dahi demokratikleşme sürecinin kesintiye uğramaksızın yoluna devam etmesi gerektiğini aylardır bölgemizde yaşanan olumlu havaya dair umutlarımız daha da güçlenmiştir.
Gönlümüz isterdi ki başta hasta ve çocuk tutsaklar olmak üzere, tüm siyasi tutukluların en kısa zamanda serbest bırakılmalarını sağlayacak yasal düzenlemelerin bu pakette yer almasını isterdik. Ama umudumuzu yetirmeyeceğiz. Bir sonraki paketlerde bölgemiz insanının beklentilerine sayın Başbakanımızın da gerekli hassasiyetleri göstereceğine olan inancımız tamdır. Demokratikleşmenin ülkemizin orta doğudaki haklara örnek teşkil edeceğini, ülkemizin ne kadar büyük bir ülke olduğunu ve demokrasiye olan inancını bütün dünyaya ispat edecektir.
Demokrasideki gelişmeler ve anayasal haklar her zaman toplumsal uzlaşı ile yapılması gereken konulardır. Demokrasi paketini önemsiyoruz ve destekliyoruz. Süreç içinde paket içinde yer alan konu başlıkları üzerinde çalışıldıkça daha da netleşecektir. Türkiye'de demokratikleşmenin zaman kaybetmeden hız kazanması gerektiğini düşünüyoruz..
Sürecin kalıcı bir barışa ulaşması için çoğulcu, eşitlikçi ve özgürlükçü bir demokrasiyi bütün kurumlarıyla oluşturmanın ve buna işlerlik kazandırmanın kaçınılmaz olduğunu vurguluyoruz. Demokrasiyle barışın birbiriyle doğrudan bağlantılı olduğunu bir kez daha saptayarak, demokratikleşme yönünde atılacak adımların barış sürecini de ilerleteceğini belirtiyoruz.
Bu günden sonra da nefret dilinin değil, barış dilinin yaygınlaşmasının, karşılıklı anlayış ve saygının bu sürecin selameti açısından yaşamsal önemini vurguluyoruz. Tüm kesimleri dil ve üslup konusunda dikkatli olmaya davet ediyoruz müzakerelerin başlaması ve çatışmaların durmuş olmasının yarattığı ortamın Türkiye halklarına rahat bir nefes aldırttığını bilmeliyiz.
Bugün kendi ülkesinde demokratik bir ortamda, ortak ve eşit yaşam koşullarını oluşturmak isteyen, dil, inanç, kültür ve kimlik farklılıklarını bir zenginlik olarak gören ve bunların tümünü anayasal güvence altına almak isteyen bir anlayışın bu çekinceleri korumasının anlamı kalmamıştır.
Gerçek demokrasi olmadan barış olmaz. Süreç karşılıklı konuşabilme, bir masa etrafında buluşabilme anlamında başarılı ama barışın tüm boyutlarıyla olabilmesi için gerçek demokrasi olması lazım. Bundan sonra hazırlanacak paketlerin Kürt halkının temsilcileri ile Türkiye demokrasi güçleri ile Türkiye demokratik kamuoyu ile konuşmadan tartışmadan istişare etmeden, müzakere etmeden hazırlanacak bir paketin içeriğinin halkın ihtiyaçlarına cevap vermediğini ve veremeyeceğini herkes çok iyi biliyor ve ona dikkat edilmeli.
Ortaya çıkan tarihsel barış fırsatının halklar lehine kullanılabilmesi ve müzakere sürecinin toplumsallaşması için bir sonraki pakette demokratik siyasetin önü açılmalıdır. Bunun için hükümetin, demokratik siyaset önündeki bütün engelleri kaldırmaya, herkesin anadiliyle devlet okullarında da eğitim gördüğü, hayatın her alanında anadiliyle yaşadığı ve herkesin inancıyla yaşadığı demokratik ortamı sağlamaya davet ediyoruz.”