Gürültü kirliliği diğer adıyla ses kirliliği insan veya hayvan yaşamını olumsuz etkileyen, dengesini bozan her türlü insan, hayvan ya da makine kaynaklı ses oluşumu olarak geçer sözlükte.

Gürültü kirliliğinin insanlar üzerinde olumsuz fizyolojik ve psikolojik etkilerinin olduğu ispatlanmış bilimsel bir gerçektir. 

Bundan hareketle her insan mümkün mertebe gürültü kirliliğinin olmadığı yerlerde yaşamak istemekte ve öyle yerleri aramaktadırlar.

Günümüzde şehir yaşamında bunun çok zor olduğu bilinmektedir. Özellikle trafikteki vasıtaların çıkardığı sesler bunun en bariz örnekleridir.

Hakkâri’mize gelirsek özellikle hafta sonları düğünlerdeki aşırı ses ve gürültü kirliliği normalin üzerine çıkmakta ve vatandaşları çok tedirgin etmektedir.

Çukur ve etrafının dağlarla çevrili olduğu bir nevi dünyanın en büyük açık hava hapishanesi durumundaki Hakkâri, üstüne üstlük bir de hafta sonları şehrin dört bir yanında yapılan düğünlerdeki bateri, saz ve insan seslerinden oluşan müzikle yaşamı olumsuz etkilemektedir.

Koca şehirde bir tek düğün salonunun bulunduğu, diğerlerinin ya okul önlerinde veya buldukları boş alan ve evlerinin önünde yaptıkları ve iki gün süren coşkulu ve bir o kadar gürültülü düğünler her ne kadar düğün sahiplerini mutlu kılsa bile buralara yakın ve etrafında bulunan evleri, aileleri ve yaşayanları ciddi oranda rahatsız etmekte ve psikolojileri üzerinde olumsuz etkiler bırakmaktadır.

İki genç insanın mutlu günlerinde yanlarında olmak, onların mutluluklarına ortak olmak, onlara destek vermek elbette güzel ve her anne babanın görmek ve yaşamak istediği bir duygu. Ama gelin görün ki aynı anda ve onlarca düğünün olduğu, çalgı ve türkülerin söylendiği yerde çıkan ses kirliği kulakları tırmalamakta, evdeki bebek ve yaşlı ile hastaların hayatlarını olumsuz etkilemektedir. Ve bu iki gün ve gece saat onlara kadar devam ediyor.

Oğlumuza ve kızımıza düğün yapmayalım mı? Diyeceksiniz. Elbette yapacağız. Bu bir baba ve anne olarak en büyük özlem ve hayalimiz.

Ama dediğimiz gibi Hakkâri gibi düğün salonlarının olmadığı ve tüm düğünlerin hafta içi ve özellikle hafta sonu yapıldığı yerlerde müziğin aşırı sesi ve solistlerin söylediği şarkı ve türküler yankı yaparak insanları ıssız ve huzurlu yerler aramaya sevk etmekte ve rahtsızlık boyutuna varan sıkıntılara sokmaktadırlar.

Öyle ki çoğu kez ezan okunsa bile müziğin aşırı sesinden ya duyulmamakta ve çalgı ve ses kirliliği süregelmektedir. Hâlbuki Mübarek Ezanın okunduğu vakit ya dört bilemedin beş dakikadır. Bu süreyi bile dinlemeyen ve ezan okunsa bile müziğinden vazgeçmeyen düğün sahipleri var maalesef.   

Her düğün sahibi tuttuğu müzik grubuna aşırı sesin verilmemesini söylese ve ses sadece düğün etrafından duyulabilecek kadar çalındığı hatırlatılsa bu kadar gürültü kirliliği olmaz ve insanlar bu kadar rahatsız olamaz.

Benim düğünüm, ömrümde bir veya birkaç kez yaparım çocuklarıma. Özgürüm ve özgürlüğümü, demokratik hakkımı kullanıyorum, kimse bir şey diyemez dememeli, bazıları mutluğun doruğundayken diğerlerini mutsuzluk ve huzursuzlukla baş başa bırakmamalıyız.

Unutulmamalıdır ki insana saygı, demokrasi ve komşu hakları da bunu gerektirir.

Bunun için nasıl bir önlemin alınacağı Valilik, emniyet veya belediyenin nasıl bir uygulama yapacağını soruluyor vatandaşlar.

Sahi, gürültünün farkında değil misiniz?