İkisi de güç göstergesidir. İkisi de insanları değiştirebilen en büyük turnusol kâğıtlarıdır. İkisi de ona sahip olan insanlarda “Ne oldum Delisi” hareketler yaptıracak kadar akıl yitiricidirler.
Geçenlerde tarihçi ve araştırmacı bilim adamlarımızdan Prof. İlber Ortaylı’nın çok güzel bir sözüne rastladım bu konu ile ilgili olarak.
Sayın Ortaylı diyor ki; “Her nefis ölümü tadacaktır sözü cenaze arabalarına değil bankalara ve makamlara asılmalıdır.”
El Hak! Ne kadar doğru!
Ölen kişi zaten öte dünyaya göçmüş ve ölümü tatmıştır. Onun konulduğu cenaze arabasının arkasına “Her nefis ölümü tadacaktır” sözünü yazsan ne olur? Onun bu dünya için yapacağı hiçbir işi yoktur. Günahıyla sevabıyla öte tarafa gitmiş ve hesabını orada verecektir.
Bugün gerek para gücü olanlar ve gerekse önemli makamlarda bulunanlar acaba kendilerinde olan bu gücün günün birinde yok olacağını düşünüyorlar mı?
Veya bu güce sahip olarak nereye ve ne zamana kadar bu güce hüküm edebileceklerini düşünüyorlar?
Trilyonlara hükmeden, bankalara girdiğinde kendilerini kapıda karşılayanlar ve her bir sözü emir yerine geçtiğini gören kişilerin bu saygı!, korku, kudret ve dediğim dedik söylemlerinin kendilerinde mi yoksa sahip olduğu maddi karşılıktan mı olduğunu hesaplıyorlar mı?
Makama gelen ve bir makam sahibi olanlar kuruldukları makamların geçici olduğu ve kendisinden önce nice kişilerin o koltuklarda oturduklarını ve koltukları ve makamları bırakıp gittiklerini algılıyorlar mı?
“Mühür kimde ise Süleyman odur.” Demişse bile atalarımız bu mühür ve Süleymanların er veya geç kara toprağa girdiklerini ve ölümün kendilerini ansızın yakalayarak diğer insanlardan farklarının olmadıklarını anlayabilmişler mi?
Para denen metanın bu gün için açmadığı kapıyı gören ve bilen insanların para gücünün karşısında ezik ve esir olmalarının arkasında nasıl bir duygu vardır!
O ahım şahım makam odalarının ve koltuk denen çoğu insanları değiştiren sihirli oturağın üzerinde olanlar, bunların kendilerine bir emanet olduğu, bu koltuk ve makamların bir gün mutlak son bulacağını hiç mi düşünmez ve idrak etmezler.
Ne kadar zengin olursan ol, eski tabirle Karun kadar malın bile olsa yapacağın bir hizmet ve insanlara vereceğin bir faydadan öte sana bir yararının olamayacağını tarihteki örneklerinden de mi çıkartmıyorsun?
Nemrut kadar kudret sahibi bile olsan nihayetinde bir sineğin karşısında aciz kalıyor ve başını taşlara vura vura çıldırmadığını da mı okumuyorsun?
Her nerede olursan ve hangi mevki ve makamlarda bulunuyorsan bile bunları yerinde ve insanlığın hizmetinde çalıştırdığın ve bu uğurda bir çaba sarf ettiğin zaman insanlıktaki yerini alacak ve “ölüm hoş geldin” diyeceksin.
Evet, “Her nefis ölümü tadacaktır” ama öncelik olarak para ve makam sahiplerinin bunu hatırlamalarını ister gönül.
Kendilerini bir an için bile sonsuza dek yaşayacaklarını sananlar ölümün ansızın kendilerini yakalayacakları o günde her şeyin boş ve bu gök kubbe altında "Hoş sadadan" gayri bir şeyin kalınmayacağını iyi düşünmeliler.
O makam ve para güçleri kendilerini bekleyen mutlak sondan kurtaramayacaktır, her ne kadar bugün güç ve kudret sahibi olsalar bile!