Biliyorum çoğu kişiye bu yazdıklarım gına getirmiş olabilir. Ama Hakkâri gibi bir ilin mensubu olarak ilimin ilçe düzeyine düşürülmesi kararını kabullenemiyor ve il olarak kalmamız için yapılan mücadeleye karınca kararınca devam ediyorum.
Şunu çok iyi idrak ettik ki bu iş sadece Hakkâri’den yapılan protestolar ve eylemlerle olacak iş değil. Sesimizin daha gür çıkması ulusal basın ve Türkiye gündemine oturması için başta Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük metropollerde de her türlü yasal eylem ve mücadelemizi sürdürmek zorundayız.
Halen Ankara’da oturan çoğu eski milletvekillerimizin bu karar sonrasında hiçbir iş yapmamaları, hiçbir açıklama ve TV programlarına katılmamaları ve basında en ufak bir açıklamalarının bulunmaması doğrusu biz Hakkârilileri çok üzmekte ve haklı sitemlere konu olmaktadır.
Başta Hamit Geylani, Naim Geylani, Evliya Parlak, Fehmi Öztunç, Lezgin Önal, Adil Zozani, Rütem Zeydan, Abdulmutalip Özbek ve Esat Canan’ın bu konudaki sözleri ve açıklamaları nerede?
Bu halkın oylarıyla meclise giden ve burada Hakkâri’yi dört ve beş yıl gibi sürelerle temsil eden vekillerin üstelik ballı emekli maaşları ile günlerini gün ederken Hakkâri’nin ilçe düzeyine indirilmesi kararına hiç mi bir tepki ve açıklamaları olmayacak?
Seçim zamanlarında Hakkâri’ye gelip kamp kuranlar, köy köy, mahalle mahalle ve ev ev gezip oy isteyenler acaba Hakkâri’nin bu kara gününde nerede bulunmaktalar?
Hakkâri halkının hiç mi hakları yok üzerlerinde?
Bu kadar mı vurdumduymaz ve sorumsuz davranır insanlar?
Bir şehir yok oluyor. Bir şehrin hayat damarları kesiliyor. Bir şehir son demlerini yaşıyor.
Ama bakıyorsunuz hiçbir şey olmamış gibi yukarıda adı geçen vekillerimizde bir rehavet, bir uyku, bir neme lazımcılık ve bir “ne haliniz varsa görün” misali olaya kayıtsız ve bakakalmışlardır.
Gönül isterdi ki Hakkârili sanatçılarımız Yılmaz Erdoğan, Mustafa Erdoğan, köşe yazarlarımız Muhsin Kızılkaya ve Çetiner Çetin ile ses sanatçımız Aydın Aydın birlik ve beraberlik içerisinde bu ilin durumu için kolları sıvayıp siyasilerle gerek mecliste ve gerek Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde, TV’lerde ve gazetelerde bu işin yanlışlığı üzerinde açıklamalar ve çalışmalar yapsalardı.
Ne beklediklerini bilmiyorum ama henüz böyle bir çalışmayı duyup göremedik.
Biz de yıllar önce Şemsi Belli’nin “ANAYASO” şiirindeki gibi şu dizeleri ile mi avunalım?
“Angarada Anayaso
Ellerinde öpiy Hasso
Yap bize de iltimaso
Bu işin mümkünatı yok mu?
Hoy Babooy!