Annemiz, bacımız, eşimiz ve kızlarımız kadınlar. Çile çeken, horlanan, darp edilen, tacize uğrayan ve hayatın her aşamasında çoğu kez dışlanan kadınlar, başımızın tacı kadınlarımız.
Bizleri doğuran, yaşamamız için yaşamını hiçe sayan kadınlar, kadınlarımız.
Saçını çocuklarına ve eşine süpürge eden hayat ortağımız, dert ortağımız kadınlar, kadınlarımız.
Evde, bağda, bahçede, ofiste, fabrikada, tarlada kısacası hayatın her alanında eşiyle omuz omuza çalışan kadınlar, kadınlarımız.
Sokak ortasında öldürülen, evde katledilen, işinde vurulan ve hayatın baharında ölüme gönderdiğimiz kadınlar, kadınlarımız.
Tüm bunların yanında hayatımızın olmazsa olmazı olan ama yılın sadece bir gününe indirgediğimiz ve gününü kutladığımız kadınlar, kadınlarımız.
Evet, sizler bu hayatın yükünü çeken analarımız, bacılarımız, eşlerimiz ve kızlarımız…
Sizlerden bir erkek, bir baba, bir büyük baba olarak özür diliyor, erkek vahşetine kurban gitmiş, hayatları zehir edilmiş kadınlar ve kadınlarımızdan özür diliyorum.
Bir günümüzü sizsiz düşünemiyor ve bu günü hayatımda eksik olarak görüyorum.
Nedir sizlerin biz erkeklerden çektiği?
Hizmetlerimizi görmenizin yanı sıra çocuklarımıza sahip çıkan ve evi çekip çeviren sizler değil misiniz?
Peygamberimizin “Cennet anaların ayakları altındadır.” Dediği sizler değil misiniz?
Evini Cennete çeviren ama bazılarınızca da Cehennemi yaşatan sizler değil misiniz?
Erkeğe bir eş, sabır taşı, merhamet edilen, saygı duyulan, sevilen, aşkla bağlanan ve yoluna ölünen yine sizler değil misiniz?
Sizleri katledilen neler yapıyorsunuz ki erkek şiddetine maruz kalıyor ve genç yaşlarınızda kara toprağın bağrına düşüyorsunuz?
Eşinden neler istiyor ve neler bekliyorsun ki seni bu kadar şiddete zorluyor veya seni bu kadar şiddete maruz bırakıp katil ediyor ve canavarlaştırıyor ruhunu ey erkek?
Kadını bir cinsel obje olarak gören ve nerde görse çocuk kadın demeden cinsel istismara zorlayan cani ruhlu erkek aynı hareketi bacına ve kardeşine yapıldığında neler hissettiğini idrak edebiliyor musun?
Bir elmanın yarısı gibi birbirlerini tamamlayan kadın ve erkeğin dünyası ancak birlikte kuracakları ve mutlu olacakları bir yuva ile saadet bulabilir.
Bu da karşılıklı sevgi, saygı, muhabbet, anlayış ve birbirlerini olduğu gibi ve birbirlerine bir şey dayatmadan ortaya çıkar.
Şu kısacık dünya hayatında mutlu bir evlilik cennet hayatıyla eşdeğerdir.
Hayalimizdekilerle değil de bizlere nasip olan ve kaderle birbirine bağlanan eşlerimizi bu duygularla seversek sanırım çoğu sorunlarımızı ortadan kaldırmış olacağız.
Gerek erkek ve gerek kadın bu anlayışla yaşamlarına devam ederlerse hayatlarının çok değiştiğini ve hayatlarında yeni yeni çiçekler açacağını göreceklerdir.
Eline kadın kanı değmiş cani ve sapık ruhlu erkekleri de nefretle kınıyor tüm kadınların 8 Mart Kadınlar Günü’nü kutluyorum.
