Yüreğimizde Sönmeyen Ateş: Avukat Muhsin Zeydanoğlu
O, Hakkâri’nin umut dolu bir evladıydı. Babası H. Selim Zeydanoğlu, Hakkâri Halk Sağlığı Sıtma Savaş Asil Müdürlüğü görevini yürütmüş, sekiz çocuklu bir ailenin en büyük ferdi olan Muhsin daha çocukluk yıllarında adalet arayışını kendine hedef belirlemişti. Henüz o yaşlarda bile çevresinde haksızlıklara karşı duran, doğru bildiğini cesurca savunan bir karakteri vardı.
Hakkâri merkezde dünyaya geldi. İlk, orta ve lise öğrenimini Hakkâri'de tamamladı. Üniversite sınavlarında Ankara Basın Yayın bölümünü kazandı ve bu bölümü bitirdi. Ancak hukuk fakültesi idealini gerçekleştirmek için tekrar sınava girerek Diyarbakır Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandı ve 1995 yılında buradan mezun oldu. Stajını Diyarbakır'da tamamladıktan sonra doğup büyüdüğü Hakkâri’ye döndü.
Adliye koridorlarında cübbesini ilk kez giyerken gözlerindeki ışık, yalnızca yeni bir meslek edinmenin değil, büyük bir sorumluluk üstlenmenin de işaretiydi. Her zaman "Bu cübbe sadece bir kıyafet değil, adaletin sembolüdür" derdi.
O, sadece hukuku savunan bir avukat değildi. İnsan hakları ve demokrasiye olan inancı onun meslek hayatının temel taşıydı. Halkının adalet arayışlarında onların sesi olmayı görev bildi. Her davaya aynı titizlikle yaklaşır, karşılaştığı zorluklara rağmen adaletin peşini bırakmazdı.
Ama onun hayatı yalnızca adliye koridorlarıyla sınırlı değildi. Futbol sahaların da yıldızıydı. Hakkâri’nin amatör futbol takımlarında oynarken izleyenlere futbol sevgisini aşıladı. Attığı her golde gözlerindeki sevinç, yaşam tutkusunun bir yansımasıydı. Gol sevinçlerindeki o temiz gülümseme hâlâ hafızalardaki yerini koruyor.
Ne yazık ki yaşam bu genç avukata hayallerini gerçekleştirecek kadar zaman tanımadı. Henüz mesleğinin üçüncü yılındayken, Van-Hakkâri arasında, kendi kullandığı araçla geçirdiği talihsiz bir trafik kazasında hayatını kaybetti. O kara haber, Hakkâri’nin dört bir yanına acı bir rüzgâr gibi yayıldı.
Bu büyük kayıpla birlikte ailesi, dostları ve sevenleri tarifsiz bir acıya boğuldu. Zeydanoğlu'nun ardından dökülen gözyaşları, onun adalet mücadelesine duyulan saygının bir göstergesiydi. Kendisine Allah'tan rahmet diliyor, başta babası H. Selim Zeydanoğlu ve ailesi olmak üzere tüm sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyoruz.
H. Selim Zeydanoğlu, yıllar geçse de bu büyük acının yükünü hep hissetti. Merhamet dolu bu yürekli insan, gençlere her zaman tıpkı Muhsin’e verdiği gibi değer verdi ve her fırsatta onlara umut aşılamaya çalıştı. Cep telefonunun ekranında oğlunun siyah-beyaz bir fotoğrafını taşırdı.
Her baktığında gözleri doluyor, oğlunun yarım kalan hayalleriyle gençlere şöyle sesleniyordu: "Muhsin’in hayalleri yarım kaldı ama sizinkiler kalmasın. Okuyun, öğrenin, kendinizi geliştirin. Adaletin peşinden gidin, çünkü bu toprakların dürüst ve cesur insanlara ihtiyacı var. Hakkınızı her zaman savunun ama başkalarının hakkına da saygı gösterin. Sevgiyi ve insanlığı asla kaybetmeyin. Oğlum hep daha güzel bir dünya isterdi; bu dünyayı siz güzelleştirin."
Yıllarca oğlunun anısını yüreğinde taşıyan H. Selim Zeydanoğlu, onun adının unutulmaması için dirençle ayakta durdu. Ve sonunda, Hakkari Merkez Gazi Mah. Keskinler semtinde bir caddeye adı verildi: "Av. Muhsin Zeydanoğlu Caddesi."
Muhsin’in cübbesinin kokusu, adalete olan inancı ve yarım kalan hayalleri unutulmadı, unutulmayacak. O, hâlâ yüreğimizde yaşıyor. "Sen kalbimizdesin Muhsin. Unutulmadın genç avukat, adaletin ve sahaların yıldızı..."